Türkiye aslında güney sınırını bir güvenlik şeridiyle tamamen kontrol altına almayı amaçlayan geniş bir harekat konseptinin bu parçasını tamamlayamaya çalışıyor…

Münbiç her zaman kanayan bir yara olarak kalmıştır. ABD ile ilk güven kırılmasının yaşandığı, bu harekatında aslında tetikleyici unsuru olan Münbiç onu da unutmamak lazım.
Irak sınırına kadar çekersek merceği geniş açıya alırsak bu Türkiye’nin güney sınırının meselesidir. Bu hattı oradan Suriye’den İran sınırına kadar düşünmemiş gerekiyor. Bu da yaklaşık 1400 kilometrelik bir mesafe.

Bu bir müzakere. Müzakerede al, ver dengesi olduğu için hepsini almanız, hepsini vermeniz mümkün olmuyor. Dün Adana mutabakatını merkez referans alırsak ABD ile bundan 6 gün önce yaptığımız mutabakat bir nevi Adana mutabakatı gibiydi. Dün Rusya ile yapılan mutabakat ise Adana mutabakatına Rusya’nın da dahil olduğu bir şekilde yeniden revize edilmesi…

Bir sözle dikkati çekmek istiyorum. Bir tanesi; savaş generallere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir. Burada generallerin savaşı anlamadığı demek değil, savaş kötüdür o yüzden generaller işe girmeden diplomasi olabildiğinde bir şeyler yapsın çünkü bu işin erbabı işin içine girdiği zaman çatışma başlar, çatışmada kötü bir şeydir anlamında.
Türkiye aslında önce askeri harekatını gösterdi sonra müzakerelerle bu işin de maksimumunu almaya çalıştı. İşin uzmanlarına kaldığı zaman bu iş artık çığırından çıkar.

Hem ABD ile hem Rusya ile yapılan anlaşmaya bakıldığında, ABD çekildi gibi görünüyor ama ben ters bir şey söyleyeceğim, bu ABD’nin Suriye’den çekilmeyeceğini teyit eden bir anlaşma. Beraberinde Astana sürecini de düşünürsek İran sorununun da karşımıza çıkabileceğini düşünüyorum çünkü İran yabana atılabilecek bir aktör değil.

Bu uluslararası bir belge burada 5.maddeye bakarsak enteresan bir şekilde, Türkiye’yi belki irite etmemesi, belki Türkiye istemediği için bilmiyorum, Türkiye Suriye rejimi ya da Esed yönetimi ifadesini koydurmamış buraya…

Bir yanıt yazın