Artık birbirimize, ‘Aman trafikte kimseyle dalaşma, manyağın biri çeker vurur, öldüğünle kalırsın’ diye uyarıda bulunur hale geldik. Bu bir eğitim işi. Mesele, birbirine marifetmiş gibi trafikte giderek artan kural tanımazlığı ‘Abi ne alem milletiz ya trafikte’ diyerek anlatmak değil.

OLMADI; alınan tedbirlere, uyarılara ve geçmişte yaşadığımız kazaların acıları binlerce kez tecrübelerle sabit olmasına rağmen bu bayram tatilinde de yollarda canlarımızı kaybettik.

Resmi rakamlara göre, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde yollarda (yani trafik hareketliliğinin başladığı 17 Ağustos Cuma mesai bitiminden, tatilin son günü olan 26 Ağustos saat 16.30’a kadar) yurt genelinde trafik kazalarında 142 kişi hayatını kaybetti, 859 kişi yaralandı.

Bu sabah itibarı ile de kayıpların 150 kişiye yaklaştığı haberleri geldi. Yollar kan gölüne döndü. Bayramda; sadece Bingöl ve Erzincan’daki iki kazada 15 kişi hayatını kaybetti.

Tabii ki bunlar can kaybı ve yaralıların olduğu kazalar. Yani sadece bununla sınırlı değil. Buna ek olarak, maddi hasara yol açan kazaların ise daha yüzlerce olduğunu hatırlatmak lazım.

Buraya kadar bayram tablosu… Peki Türkiye’de mesele sadece bu kadarla, yani bayramdaki trafik trajedisi ile sınırlı kalıyor mu?

Tabii ki hayır.

Her gün hepimizin; içinde yaya, şoför veya yolcu gibi çeşitli vesilelerle tarafı olduğumuz şu trafikte size samimi olarak soruyorum; hiç ciddi tehlike atlatmadınız mı?

Bir başka medeni ülkede kimsenin aklına gelmeyecek olmadık şeyler yaşamadınız mı?

Ya yayaya yol verilmemesinden, ya da park yeri, şerit, selektör korna tacizi kavgası gibi sebeplerden bu ülkede siz bir yılda bayramlardan daha az mı insan ölüyor sanıyorsunuz? Kaç tane park kavgası ölüm haberi okuduğumuzu sayamaz hale gelmedik mi?

Öyle korkar hale geldik ki herkes uzak yakın nereye giderse gitsin yakınlarına uğurlarken, ‘Aman gidince sağsalim vardım diye ara ya da bari bir mesaj at’ diyor.

Daha dün gibi hatırlatırım; yüksek süratle akan yolda kucağına küçücük çocuğunu alıp araba kullandırmaya çalışan bir magandaya insanlık olsun diye ‘yapma çocuğa yazık’ diye diye uyarıda bulunan arkadaşlarıma o magandanın arabadan küfür ve ateşle karşılık verdiğini…

Artık birbirimize, ‘Aman trafikte kimseyle dalaşma, manyağın biri çeker vurur, öldüğünle kalırsın’ diye uyarıda bulunur hale geldik.

Bu bir eğitim işi.

Mesele, birbirine marifetmiş gibi trafikte giderek artan kural tanımazlığı ‘Abi ne alem milletiz ya trafikte’ diyerek anlatmak değil.

Mesele arabada trafikte kullanır diye sakladığı Amerikan beyzbol sopasını, ‘Biliyor musunuz beyler dünyada Amerika’dan sonra en çok beyzbol sopası bizde satılıyor’ diye matah birşey gibi anlatmak da değil.

Tabii ki; Sadece polisimizin aldığı tedbir ve cezalarla da olmaz. Polis ne yapsın bilinçaltında bu sapkınlıkları yaşayan bu kafaların araba kullandığı bir trafikte

Milli Eğitim Bakanı ve ekibi göreve daha yeni başladı. Herkes iyi şeyler söylüyor haklarında. Bana kalırsa önlerinde çok zorlu işler var. Artık yap boz’a dönmüş eğitim sistemine çeki düzen verirken; bizim gelecek nesillerimize de birlikte medenice yaşatmayı öğretmek mesela.

Sayın yeni Bakanlık ekibi; bize okullarda küçükken hemen fen, kimya öğretmeyin ama bize fikirden, kişiliğe, dünya görüşünden, insanca yaşam hakkına dek birbirimize saygı duymayı öğretin.

Bu toplumda giderek artan hoşgörüsüzlükten kurtulmayı öğretin. Kendi hakkını korumanın başkalarının hakkına tecavüz etme olmadığını anlatın. Yapın ki; bari gelecek nesillerimizi kurtaralım.

Birbirine saygının, sıraya riayetin kişisel zayıflıktan değil, nezaketten kaynaklandığını gelecek evlatlarımıza anlatmamız gerekiyor.

Şimdi birini ‘Ya kardeşim ne var yani; diğer ülkelerde farklı mı? Ama orada da şu var bu var‘ dediğini duyar gibiyim. Her şeye “atar” yapıyoruz ya 🙂

Değil kardeşim bu kadar değil. Ayrıca ille de kötüyü mü hep örnek alacağız; bir kez biz de dünyaya iyi örnek olsak, ön alsak.

Bir ülkede, bir keresinde arabasını yaya için birden durduran şoföre sormuştum; ‘Yol senindi, neden durdun ki?’

Yanıtını unutamam; ‘Ben yaya iken arabalar da bana duruyor; iyilik bulaşıcıdır.’

Bizde de İstanbul’da ışıkta en önde bekleyen arabada yanımdaki şoför korna çalmıştı;

Şaşkınlıkla, ‘Ya en öndeyiz niye kime korna çaldın ki, önümüzde araba yok ki’ diye sormuştum.

Adam bana şu yanıtı vermişti: ‘Valla farkında değilim abi alışkanlık olmuş; ışık kırmızıdan sarıya döndüğünde kornaya basıveriyorum.’

Bilmem anlatabildim mi….

Siz daima trafikte dikkat edin; dediğim gibi bu bir şahsi güvenlik sorunu.

Gerçi artık dükkanlara bile giren arabalardan dolayı içerilerde de dikkat etmek gerekiyor ama olsun.

Güzel günler iyi insanlar sizlerle olsun…

Bir yanıt yazın