Fırat’ın doğusu aslında Ankara’nın sıcak gündeminde yerini hep korudu. Hazırlıklar sürdürüldü. Ankara’da bir harp oyunu, bir sümüle gerçekleştirildi. Benzer bir çalışma Diyarbakır’da da yapıldı. Bu çok normal tabi, eğer ciddi bir şey planlıyorsanız bunları yapmak zorundasınız. Bunun hazırlıkları başlamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları öncesinde söylediği “bir gece ansızın gelebiliriz” sözünün bir başka versiyonu olarak algılayabiliriz “Fırat’ın doğusuna harekat birkaç güne başlayacak” sözünü.

Türkiye aslında şunu bekledi.

James Jeffrey’in temasları çok önemliydi. Jeffrey’in Washington ve bölgeden aldığı sinyalleri bize nasıl ileteceği ve Türkiye’nin pozisyonunda nasıl bir duruş sergileyeceği çok önemliydi.

Kendisine bir kez daha Türkiye’nin YPG/PYD hassasiyeti iletildi. Alınan yanıt tatmin edici bulunmadığı için bugün itibariyle Türkiye pozisyonunu bildirdi.

Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması içindeki “ABD askerleri kesinlikle hedefimiz değildir” sözü aynı zamanda Jeffrey ile görüşmelere, ABD ile görüşmelere bir atıftı. Bu “siz çekilin” mesajı, harekat ABD askerlerine karşı değil ama ABD politikalarına karşı mesajı olacaktır.

Jeffrey için şöyle bir tanımlama yaptılar Dışişleri’nden:

“Bizim bugüne kadar duyduklarımızı derleyip toparlamış ve bize kağıttan okudu. Yeni hiçbir şey söylemedi.”

Bu konuda topu ileriye atan adımları genelde tavsiye etmişler. ‘Görüşmeleri bitiremezsen komisyonlara havale et’ taktikleri devam etmiş.

“Türkiye’nin isteklerine yönelik bir çıkış göremedik” denildi.

O nedenle bu son yapılan açıklamayı, Jeffrey‘in ABD‘ye dönmesinden sonra yapılmasını zamanlama açısından çok dikkat çekici görüyorum.

TEL RIFAT BÖLGESİ

Türkiye’nin aslında canını sıkan bir başka bölge daha var. Burası Tel Rıfat. Türkiye’nin burayla ilgili de aslında daha önce bir planlaması olmuştu. Ancak Tel Rıfat’ta Rusların işin içinde fazla angaje olması, biraz da burada ağırdan almaları da Türkiye’nin bu harekatını engellemişti.

Haritaya baktığınızda burası bir cep bölge gibi. Bir süre sonra Tel Rıfat’ı da kapsayacak şekilde geniş kapsamlı sürece dönüşebileceği kanaatindeyim.

Ama şunu söyleyebilirim. Cumhurbaşkanımız birkaç güne başlayabilir sinyalini verdi ancak şu da bir gerçek. Son günlerde bu konuda hareketlilik artmıştı.

Simülasyonlar çalışıldı ama bununla birlikte zaten sınırın 3-5 kilometre içine kadar topçu atışlarının yapıldığı aslında zımni bir ince tampon bölgenin oluşturulduğu ve terör unsurlarının sınıra çok yaklaşmasına izin verilmediği ve ateşle bunların durdurulduğu çok net biliyorum.

Yani Türkiye belli kademelerde belli atışlara başladı.

Sincar hava harekatı öncesinde yine Türkiye ABD arasında şu oldu.

Türkiye “Ben Sincar’ı vuracağım” dedi.

Amerika dedi ki “Biz oradayız.”

Türkiye karşılığında dedi ki “Boşaltın o zaman orayı biz Sincar’ı vuracağız.”

Yani onlara kalkan olmak gibi davranmak size yakışmıyor türünden sert bir askeri müzakere sonrasında Türkiye Sincar’ı vurdu.

ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİLDİ

O yüzden Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları biraz aba altından sopa göstermek, biraz Türkiye’nin daha önce söylediklerini kısa süre sonra yaptığını hatırlatmak ve mümkün olduğunca o bölgede ABD’nin mobilize olarak belli seviyeye gelmesini sağlamak.

APAÇİ HELİKOPTERLERİ SEVK EDİLDİ

Ama şu bir gerçek ki, ABD’nin şu an bu bölgede hava üsleri var. Askeri muhabere uçaklarının kalkışına uygun değil ama pervaneli bazı uçakların ve bazı kargo uçaklarının iniş kalkışına müsait olduğu biliniyor. Türkiye’nin yerel ve milli istihbarat kaynaklarından gelen bilgilere göre Apaçi helikopterleri de bu bölgeye Orta Doğu’daki üslerden intikal etmiş. Apaçiler de geldiğine göre burası takviye ediliyor.

GÖZLEM NOKTALARI TÜRKİYE’NİN KAFASINI KARIŞTIRIYOR

Türkiye’nin burada ABD birlikleri ile bir çatışma gibi bir planlaması yok. Türkiye diyor ki: “Siz bu bölgede PYD/YPG hassasiyetimizi bilmenize rağmen provokasyona izin veriyorsunuz.” 

PYD/YPG unsurları zaman zaman Türkiye’den görülebilecek şekilde provokasyonlar yapıyor bu bölgede. 

Türkiye bunu ilettiğinde ABD’nin zaman zaman açıklamaları var. “İsterseniz PYD’ye PKK’yı vurdurabilirim.” diye.

Bu aslında onların ABD’nin gözünde nasıl bir piyon olarak değerlendirildiklerini de gözler önüne seriyor.

Ama asıl ABD’nin son çıkardığı icat olan gözlem noktaları Türkiye’nin kafasını karıştırıyor.

Bir yanıt yazın