ÖNCE Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün Türkiye’deki Suriyeli sayısına dair resmi raporuna bakalım. Son istatistiklere göre; Türkiye’de 2 milyon 957 bin 454 Suriyeli bulunuyor.

Bunun hepsi devlet tarafından biyometrik verilerle kayıt altında. Suriyeliler arasında 246 bin 439 kişi 19-24 yaşındaki erkeklerden oluşuyor. (Bugün artık 3 milyona ulaşan Suriyeli sayısı 2012’de ise sadece 14 bin 237 idi. )

Evet resmi rakamlar bu şekilde. Bazı kaynaklar ise kayıt dışı olanlarla bu rakamın 3.5 milyondan fazla olduğu iddiasında. En az 5 yüz bin diğer uyruklu sığınmacıyı da gözönüne alırsak 4 milyon gibi bir sığınmacı rakamı karşımıza çıkıyor.

KAYNAK’IN SON AÇIKLAMASI

Şimdi de Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın son açıklamasına bakalım: ‘İran’da 3 milyon mülteci var. Türkiye’ye gelmeye çalışıyor. Daha çok Afgan mülteciler. Sadece 2016’da Iğdır ve Ağrı’da izinsiz geçiş yapan 30 bin kişi girdi.’ Tablo bu açıdan da çok yakından ciddiyetle izlenmeyi gerektiriyor.

Biz yine de; Başbakan Yardımcısı Kaynak’ın bu son açıklamasını hariç tutalım. Resmi rakamları referans da alsak halen 80 milyon civarında nüfusu olan ülkemizde her 20-22 kişiden birinin Suriyeli veya sığınmacı olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.

Rakam büyük. Şüphesiz kimse acılar içindeki ülkesini mecbur kalmadıkça zorluklarla arkada bırakıp başka bir ülkeye gitmez. Bu insanların tamamına yakınına da bu gözle ve insani bir açıdan bakmak lazım.

TÜRKİYE’NİN FEDAKARLIĞI

Suriye’de yaşanan insanlık dramı tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. Ve Türkiye harici, aslında kimse bu konuda samimi bir fedakarlık sergilemiyor.

Bugüne dek, Suriyelilere 25 milyar dolar harcayan Türkiye sınır komşusu Suriye’den kaçanların neredeyse dörtte birine ev sahipliği yaptı. Buna “Neden bu kadar çok!” diye karşı çıkanlar da var.

KENDİNİZİ ONLARIN YERİNE KOYUN

Ama kendinizi bu zor durumda olan insanların yerine koyun. Arkanızdan gelen ölüm varken, siz silahsız ve ailenizle katledilmek üzere iken ne yapabilirsiniz…

Ancak işte tam bu noktada o derecede de dikkatli, planlı ve sosyolojik dengeleri kontrol altında tutan bir politika izlememiz lazım.

Aslında Ankara, bunu halen ilgili bakanlıkları ile koordine etse de, göçmenlik ve yurt dışından gelenlerle ilgili bir müsteşarlık veya bakanlık gibi bağımsız üst bir sorumlu yapı kurulabilir.

Son dönemde Suriyelilerle vatandaşlar arasında çıkan gerginlikler ve olaylarla ilgili haberler dikkat ederseniz giderek artıyor.

Hatta, ‘Askerlerimiz onlar için Suriye’de şehit olurken gelen Suriyeliler neden burada hala bir şey yapmıyor’ diyenler de var.

Ancak, bu söylendiği kadar ‘Haydi atlayın zırhlılara cepheye gidiyorsunuz’ diyecek kadar kolay değil. Bu konuda bazı çalışmalar olsa da bu fikri hayata geçirmek için profesyonel eğitimden ayrı askeri birlik oluşumuna dek detaylı yasal planlama gerekiyor.

REHABİLİTASYON ŞART

Öte yandan Türkiye’nin hemen hemen her yanına dağılmış Suriyelilerle ilgili topluma uyum ve rehabilitasyon projelerinin de devreye geç kalmadan sokulması şart. Bu konunun kaşınmasının önüne geçilmesi için sadece devletin sağlık ve sosyal olanaklarının devreye sokulması değil vatandaşlara da yapılanların açıklanması önem taşıyor. Bunlar yapılırken, Suriyelilere de Türkiye’de toplumsal yaşamın standartları ve uyulması gereken kuralların da yasal eğitim programları ile anlatılması kritik önemde.

Avrupa’nın Türkiye’ye mültecilerle ilgili verdiği sözler tutulmadı. Ülkemiz bu açıkları insanların ihtiyaçlarını bin bir fedakarlıkla gerçekleştirmeye çalışıyor.

Bu noktada bundan sonra önemli olan devletin, sığınmacı ve göçmenlerin durumunu, bağımsız ve bakanlıkların ilgili uzmanlarının toplandığı bir ayrı yapı altında ele alması.

Bütün bunları yaparken sadece sağduyumuz ve millet olarak milli meselelerde el ele verme hasletimizden geri adım atmamamız.

Kucağında çocuğu ile kendinisine vatan ararken Avrupa’da çelme yiyen babayı unutmayalım.

Yeter….

Vatanımızdan daha değerlisi yok.

Bir yanıt yazın