Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’teki iftar skandalını hatırlamayanlar için özetle hatırlatayım. Kırgızistan Müftüsü Maksatbek Toktomuşev 8 Mayıs Çarşamba günü başkent Bişkek’teki Dasmiya restoranında bir iftar organize etti. Bişkek Büyükelçimiz Cengiz Kamil Fırat’da iftara davetliydi. Fırat, iftara gittiğinde davetliler arasında, hem de oturacağı masada FETÖ’nün Orta Asya imamı Orhan İnandı’yı görünce sert tepki gösterip, organizasyonu terk etti. Büyükelçi çıkarken “Ya Türkiye’yi seçersiniz ya da teröristleri” dedi.

Olay kısaca böyle. Kırgızistan’daki olayı biraz araştırınca olayın FETÖ’yü de aşan bir derinlik ve Vahabilikten Suudi Arabistan’a, hatta CIA’ya uzanan bir perde arkası ile karşılaştım. Şimdi yazacaklarımı okuyunca Orta Asya’daki kardeş ülkemiz Kırgızistan’ın nasıl bir örümcek ağıyla sarıldığını göreceksiniz. Başlayalım.

VAHABİ TEBLİĞCİ MÜFTÜ


Önce iftarı düzenleyen Kırgızistan Müftüsü Toktomuşev’i tanıyalım. Kırgızistan’daki resmi adı Kırgızistan Müslümanları Dini İdare Başkanı olarak bilinen Maksatbek Toktomuşev, ilk olarak 2014 yılında bu göreve seçilen Toktomuşev, 2017 yılında yeniden seçildi. Bundan sonraki seçim 2020 yılında yapılacak. Müftünün en önemli özelliği ise dünyanın en büyük tarikatı olduğu söylenen Tebliğciler tarikatından olması.

Tebliğciler, 1927 yılında o dönem Hindistan sınırları içinde yer alan Pakistan’da ortaya çıktı. İslam inancının “orijinal” köklerine geri dönmesini savunan Selefi bir düşünce olarak ortaya çıkan Deobandi hareketinin bir parçasıdır. Dünyanın en büyük tarikatı olarak bilinen Tebliğciler içinde büyük mali gücüyle Suudi Arabistan’ın da Selefi-Vahabi yapılanmalar üzerinden etkisi var. Tebliğcilerin en güçlü oldukları yerlerden biri Kırgızistan. Zaten Müftünün Suudi Arabistan ile ikili ilişkilerinin çok yoğun olduğu belirtiliyor. Suudi Arabistan ve BAE’nin FETÖ’ye desteği de bilindiği için, bölgede bu üçlü arasında bir bağ kurulduğu
kaydediliyor. Bu bağın, kardeş iki ülke Kırgızistan-Türkiye ilişkilerine zarar verebileceği uyarısı yapılıyor.

GRAHAM FULLER’İN ÖVDÜĞÜ TARİKAT


Selefi-Vahabi Tebliğcilerin faaliyetlerinden Rusya ve Kazakistan başta olmak üzere bölge ülkeleri de rahatsız. Tebliğcilerin faaliyetleri bu iki ülkenin yanı sıra Çin, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’da yasak. Yasaklama gerekçelerinin başında, aynen FETÖ gibi bu yapının da Amerikan istihbaratı tarafından kontrol edildiği suçlaması yer alıyor. Türkiye’de hakkında 15 Temmuz işgal girişimindeki rolü nedeniyle yakalama kararı çıkarılan eski CIA yetkilisi Graham Fuller’in Tebliğcilerle ilgili çalışmaları bu iddiayı güçlendiriyor. Örneğin Fuller’in bu yapı için “siyasetten uzak, dini kapıdan kapıya yaymaya çalışan bir hareket”
tanımı yaptığı belirtiliyor. Fuller ve diğer CIA yetkilileri tarafından benzer tanımların geçmişte FETÖ için de yapıldığını hatırlayalım. İşte bu nedenle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Kırgızistan’a yaptığı bir ziyarette bu tarikatın yasaklanmasını talep ettiği bilgisi de aktarıldı.

Suudi Arabistan’ın Kırgızistan’daki faaliyetlerinin yoğunluğuna da dikkat çekiliyor. Suud, bu ülkede 40’a yakın cami yaptırmış. Bizim cami yaptırmamızın nedenlerinden birinin de, Suud’un yaptırdığı camiler üzerinden cemaat oluşturma ve etkisini artırma girişimine karşı bir hamle olduğu dile getiriliyor. Zaten Büyükelçi’nin tepki verirken camiye vurgu yapmasının arka planında bu durum olduğu değerlendiriliyor.

SUUD MERKEZLİ EKONOMİK KUŞATMA


Suud, Kırgızistan başta olmak üzere Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini ekonomik olarak da kontrol altına almaya çalışıyor. Bu çerçevede geçen Temmuz ayında Kırgızistan’a merkezi Cidde’de bulunan İslami Kalkınma Bankası kurulması kararlaştırıldı. Konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “İslami Kalkınma Bankasının stratejik hedeflerinden biri de İslami finans kurumlarının oluşturulması başta olmak üzere dünya genelinde İslami finans endüstrisinin geliştirilmesidir. Bu amaçla İKB, Kırgızistan Cumhuriyeti hükümetiyle birlikte, ülkedeki ilk İslam bankasını oluşturmak için fikir birliğine vardı. Bu bağlamda İslami finans hizmetlerine ve İslam bankasının açılmasına yönelik önemli bir talep olduğu ortaya çıktı.”

Yine Suudi Kalkınma Fonu tarafından, geçen yılın Aralık ayında Kırgızistan’daki sosyal altyapı projelerine destek gerekçesiyle 3 milyon 797 bin ABD Doları yardım yapıldı. Para hibe, yani geri ödemesiz verildi.

Özetle anlaşılan olay sadece bir iftar yemeği değil. Yapılması gereken ise Kırgızistan’la ilişkileri koparmak değil, kardeş Kırgız halkını ve Kırgızistan’ı Tebliğciler, FETÖ, CIA, Suud gibi yapılar karşısında yalnız bırakmamak.

Bir yanıt yazın