Sezen Aksu’nun yaşam macerası 13 Temmuz 1954’te Denizli Sarayköy’de başladı. Üniversite de dahil olmak üzere eğitim sürecini İzmir’de sürdürdü. İlk 45’liğini çıkardığı 1975 yılından bu yana yorumladığı eserlerin hemen hemen tamamı kendisine ait olduğu için, hayat duruşu ve felsefesini dinleyicileri ile paylaşabilen ve bu nedenle de kendine ait sarsılmaz bir kitle oluşturabilen nadir sanatçılardan biri olma şansını yakaladı.

Merakla beslenen tutkusu ve kabullenmeden önce sorgulayan aklı, insanların, başka hayatların, en derin duyguların, özetle yaşamın ta kendisinin farkında olmasını sağladı. Dışarı çıkarken şeklinden, doğallığından ödün veren insana insanlığını, ilk olarak sesiyle yeniden hatırlattı; en katıksız hallerimiz şairliğe varan şarkı sözleri ve besteleri ile beden buldu. Hayatlarımızın içinde es geçilen, bazen aymazlıktan bazen korkudan dillendirilmeyen detaylara takıldı.

Öte yandan merhameti, ortak vicdana ters düşen her gerçeğin karşısında, yerini hayranlık uyandıran, kitleleri arkasına alacak heybetli bir cesarete dönüştü. Gün geldi penceresinden çocukları polis sorgulamasında kaybolan “Cumartesi Anneleri” gözüne çarptı. O yaşananları içini burkacak kadar iyi duyabiliyordu; başkaları da duysun diye uğraştı.

Gün geldi ülkesinde konuşulan ancak bazen duymazlıktan gelinen tüm dillerde “Türkiye Şarkıları” söyleyip, ‘birlik’teliğimiz duyulsun diye çabaladı. Derinden hissettiği işe yarama dürtüsü ile üzerinde yaşadığı dünyanın, ülkesinin sorunlarına her zaman duyarlılık gösterdi. Kız çocuklarının okula gönderilmesi yönünde uzun süredir yürütülen ancak kamuoyunda gereken yeri bulamayan “Kardelenler” eğitim kampanyasını, 2005 yılında aynı ismi taşıyan albümü ve Türkiye genelindeki konserleri ile gündeme taşıdı.

Başarı grafiğinin yıllar içinde çıkardığı 9 45’lik, 8 single ve 25 albüm’de ya da yer aldığı projelerde her zaman yukarı doğru çıkması bir tesadüf olmadı. Çünkü tüm bunları yaparken kendini anlatmak zorunda olmayı sevmedi; derdi kimseye birşey ispatlamaya çalışmadan “olmak, olgunlaşmak” oldu.

Ancak, eserleri ve çağrıları ortak duyguyu yakaladığı, toplumsal nabzı ustalıkla tutabildiği için, kendiliğinden öne çıktı. 2006 yılında sadece şarkı olarak söylenmenin ötesinde bir şiirsellik taşıyan şarkı sözleri “Eksik Şiir” adlı kitapta toplandı. 1974 yılında başlayan meslek yaşamında 200’den fazla ödüle layık görüldü; defalarca “Yılın Kadın Sanatçısı” seçildi; sayısız yardım konseri verdi. Penceresinden gördüklerini hemen paylaşmak istediği için, albümleri ardı ardına ve çoğu zaman da sessiz sedasız geldi.

Ancak her zaman, neredeyse kemikleşmiş dinleyicisi tarafından çıktığı an sahiplenildi. Albümleri otuz yılda, 20 milyon sattı; şarkıları yüzü aşkın farklı yorumcu tarafından seslendirildi. Güçlü yorumu ile Türkiye’nin önde gelen ses sanatçılarından biri konumuna yükselirken sadece bir yorumcu olarak değil, 500’ü aşkın eserin sahibi olmakla da farklılık kazandı. Yapımcılıklarını üstlenerek Türk Pop Müziği’ne birçok yeni yetenek kazandırdı.

Bestelerini seslendiren birçok yorumcunun kariyerinde önemli yer oynadı; müzik endüstrisine kazandırdığı güçlü isimlerin başarıları ile övündü. Geride dururken bile dinleyicisinden kopmadı; 20’den fazla ülkede 1500’ün üzerinde verdiği konserle dinleyicisi onu, o dinleyicisini takip edebildi. Dünyanın önde gelen isimleri ile aynı sahneyi paylaştı. Her ülkeden dinleyicisi, evrenselliği yakalamış sesinde ve müziğinde kendinden çok şey buldu. İçimizden biri gibi yaşayıp, ‘Herkes gibi’ olmadan, herkes için şarkılar yazdı.

Diskografi:

Sezen Aksu 1975 yılında Sezen Seley adıyla ilk 45’liği “Haydi Şansım / Gel Bana”yı çıkardı. Ancak bu 45’lik çok satmadı. Seley adı zaten kendi tercihi değildi, ikinci plağında soyadını değiştirdi ve bu defa kendi bestelerini seslendirdi.

“Yaşanmamış Yıllar / Kusura Bakma” adındaki bu 45’lik, diğerine göre daha çok ses getirdi ancak Sezen Aksu, asıl patlamayı 1976’da çıkan üçüncü plağıyla yaptı. ŞAT Yapım tarafından hazırlanan ve HOP tarafından yayınlanan “Olmaz Olsun / Seni Gidi Vurdumduymaz”, listelerde hızla 1 numaraya çıktı ve uzun süre orada kaldı. Aynı yıl Bebek Belediye Gazinosu’nda sahneye çıkan Aksu, ŞAT Müzik Kervanı ile bütün Türkiye’yi dolaşarak konserler verdi. 1977’de çıkan “Allahaısmarladık / Kaç Yıl Geçti Aradan” Aksu’nun ününü perçinledi.

“Allahaısmarladık” adlı ilk Sezen Aksu albümü de bu yıl yayınlandı. Sanatçı bundan sonra sırasıyla “Gölge Etme / Aşk” (1978) ve “Kaybolan Yıllar / Neye Yarar” 45’liklerini çıkardı. “Kaybolan Yıllar / Neye Yarar” sadece Sezen Aksu’nun değil, Türk popunun en çok satan plaklarından biri oldu. Aynı yıl piyasaya çıkan ikinci albüm “Serçe”, hem Türkiye’de çıkan ilk ikili (double) albüm olması nedeniyle hem de Sezen Aksu’nun eski sevdası alaturkaya yer vermiş olması sebebiyle önemliydi.

“İlk Gün Gibi / Yalancı” ve “Allahaşkına / Sensiz İçime Sinmiyor” (1979) 45’likleri, “Sevgilerimle” (1980) “Ağlamak Güzeldir” (1981) albümleri ile devam etti. Attila Özdemiroğlu ile pop müzikte yeni bir dönem başlatacak olan “Firuze” albümünü çıkardığı 1982 yılında pek çok kurum tarafından “Yılın Kadın Şarkıcısı” seçildi ve bu durum, uzun yıllar böyle devam etti.

1983’te, Ali Kocatepe ve Coşkun Demir’le birlikte seslendirdikleri “Heyamola” adlı 45’liği çok sattı ve “Yılın Plağı” ödülünü aldı. 1984’te Onno Tunç desteğiyle çıkan “Sen Ağlama”, o güne dek en çok satış yapan albümlerden biri oldu.

Sonrasında yayınlanan “Git” (1986), “Sezen Aksu 88” (1988) ve “Sezen Aksu Söylüyor” (1989), aynı başarıyı sürdüren albümlerdi. Sezen Aksu 1990’ların başında prodüktör kimliğiyle anılmaya başladı ve Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener, Levent Yüksel gibi isimleri Türk pop müziğine kazandırdı.

Sonraki yıllarda Göksel ve Işın Karaca da Sezen Aksu desteğiyle müzik dünyasına adım attı. 1991’de müzik yönetmenliğini Onno Tunç’un yaptığı “Gülümse” 2 milyonu aşan bir tiraj elde etti. Albümün “hit” şarkısı “Hadi Bakalım” Avrupa’da da single olarak piyasaya sürüldü ve başarı kazandı.

“Deli Kızın Türküsü” (1993) ve “Işık Doğudan Yükselir” (1995) farklı albümlerdi ve geniş kesimlerce çok beğenildi ama bir o kadar da eleştirildi. 1996’da, başkalarına verdiği besteleri seslendirdiği bir ara albüm olan “Düş Bahçeleri” ni piyasaya sürdü. 1997 yılının Aralık ayında piyasaya çıkan “Düğün ve Cenaze”, Sezen Aksu’nun Goran Bregoviç’le yaptığı albümdü ve özellikle ülke dışında ses getirdi.

1998’de bu albümde yer alan “Erkekler” farklı düzenlemelerle single olarak piyasaya sürüldü. Aynı yılın aralık ayında, “Adı Bende Saklı” albümü yayınlandı. 1999’un son günlerinde yayınlanan “Sarı Odalar” adlı single, 2000 yazında yayınlanacak “Deliveren” in müjdecisiydi. İçeriği kadar şık kapak tasarımıyla da dikkat çeken albüm, 1 milyonluk bir satışa ulaştı.

2002’ye kadar Türkiye’nin her yerinde konserler veren Sezen Aksu, aynı yıl “Şarkı Söylemek Lazım” adlı albümünü piyasaya çıkarttı. Yine aynı yıl içinde, Diyarbakır ve İstanbul’da verdiği Türkiye Şarkıları” isimli konserler büyük ilgi gördü. 2003 yılında “Unplugged” konserler veren Aksu, “Yaz Bitmeden” adlı albümünü aynı yıl çıkarttı.

2005 yılında Türkiye genelinde verdiği 22 konser kapsamında kız çocuklarının eğitimi için başlatılan “Kardelen” Kampanyası’nı aynı adı verdiği albüm ve konserleriyle gündeme taşıdı. Sezen Aksu’nun yine 2005 tarihinde yayınlanan son albümü ise “Bahane” ve sonrasında “Bahane Remixes” oldu.

2005 ve 2006 yıllarında ise Sezen Aksu’nun müzik hayatına başladığı tarihten günümüze dek çıkardığı fakat piyasada kolaylıkla bulunamayan albümleri “Kaybolmayan Yıllar Arşiv Serisi” adıyla yeniden piyasa sürüldü. Allahaısmarladık (1977) / Serçe (1978) / Git(1986) / Sezen Aksu’88 (1988) / Sezen Aksu Söylüyor (1989)/ Gülümse (1991) / Deli Kızın Türküsü (1993) / Işık Doğudan Yükselir (1995) / Deliveren (2000) isimli ve tarihli bu albümlerin bir bölümü çıkarıldıkları dönemde CD ortamında değildiler.

1990’lı yıllara dek olan albümler, o dönemin müzikal medyaları olan LP ya da kaset formatında satışa sunulmuşlardı. Yenilenen albümler korunan orijinal kayıtları, yeniden tasarlanan kartonetleri ve içindeki bilgi kitapçığıyla arşiv meraklılarını oldukça sevindirdi. Arşiv meraklılarını sevindirecek bir başka gelişme de “Bahane” ve “Bahane Remixes” albümlerinin 2006 yılının sonbaharında ikili (double) plaklar olarak piyasaya sürülmesi oldu. Sezen Aksu, Haziran 2008’de yayınlanan “Deniz Yıldızı”nda yeniden Arto Tunçboyacıyan ile çalıştı ve bir yandan neşeli şarkılar söylerken, diğer yandan “kendisi”ni oldukça açık bir şekilde yansıttığı şarkılara yer verdi. Almanya, İsviçre ve Avusturya’da da yayınlanan albüm, bugüne kadar yaptıkları içerisinde en “kişisel” albüm oldu.

2009’un Haziran ayında, daha önce çıkan “Düş Bahçeleri” isimli albümünün devamı niteliğindeki, Aksu’nun başka sanatçılarca seslendirilen eserlerini kendisinin yorumladığı “Yürüyorum Düş Bahçeleri’nde…” yayınlandı. Elektronik ve akustik altyapılarda olmak üzere 2 CD’den oluşan albümde ayrıca çağdaş sanat uygulamalarından bir video yerleştirme sanatı örneği de, bu sanat dalının tanınması ve desteklenmesi amacıyla, DVD olarak dinleyenlere sunuldu.

Sezen Aksu, 2011’in Mayıs sonunda “Bakarsın umduğundan güzel geçer yaz…” mesajıyla “Öptüm”ü dinleyicileri ile paylaştı. Aksu’nun “hayatımın kıymetini daha iyi anladığım, neşeli ve tadı yerinde bir dönemine ait şarkılar…” diye tanımladığı şarkılardan oluşan albümün prodüktörlüğünü Sezen Aksu ve Mithat Can Özer, süpervizörlüğünü Aykut Gürel üstlendi. Klasikleşmiş Sezen Aksu şarkılarının tadını taşıyan eserlerin yer aldığı albümdeki nostalji duygusuna yeni ve modern düzenlemelerin eşlik etmesi, albümün en çarpıcı özelliği olarak öne çıkıyordu.

Aynı yılın Aralık ayıyla beraber “Öptüm Remix” albümü yayınlandı. “Öptüm Remix”, “Öptüm”deki 9 şarkının toplamda 16 adet remix versiyonundan oluşuyordu. “Öptüm” ve “Öptüm Remix” şeklinde çift CD olarak dinleyicilerin beğenisine sunulan albümde Sezen Aksu, tanınmış aranjörlerin yanı sıra yeni, yetenekli ve genç isimlerin düzenlemelerine de yer verdi.

2013 yılının Mart ayında, “Kayıp Şehir” dizisi için yapılan ve yine aynı adı taşıyan single, Sezen Aksu dinleyicilerinin beğenisine sunuldu.

Sezen Aksu, 2014’ün ilkbaharına yeni ve eğlenceli single albümü “Yeni ve Yeni Kalanlar” ile girdi. Albüm’de, oğlu Mithat Can Özer ile ortak imzasını taşıyan aynı isimli parçanın genç müzisyenler tarafından yapılan farklı düzenlemeleri de yer aldı.

Bir yanıt yazın