“S-400 alamayız” dediler, aldık.
“Anlaşma imzalansa bile Türkiye’ye getiremezsin” dediler, getiriyoruz.
Bu koro son olarak “Getirsek bile aktifleştiremeyiz, radarları kapatırız” demeye başladı. Göreceksiniz, radarlar açık olacak.
Her yanıldıklarında yeni bir iddia ortaya atacaklar. Hatta “Saray’ı koruyacaklar”, “Partinin hava savunma sistemini kuruyorlar” diyenler de çıktı. Bu mantığa göre ABD gibi çok demokrat (!) ülkelerde hava savunma sistemi Beyaz Saray’ı korumuyor demek ki. Sonuçta başkan hangi partidense diğeri buna kızabilir. Öyle ya bir bildikleri olmasa “Saray’ı korumak için alınıyor” demezlerdi.
Ayrıca diğer siyasi parti genel merkezlerine yapılacak olası F-16 taarruzlarında S-400 aktifleştirilmeyecek sanırım. Bırakın genel merkezlerine, TBMM’deki parti gruplarında bile bence ayrım olabilir. Yani S-400 bir partinin TBMM Grup Başkanlığı’nı koruyacak; ancak baktılar ki diğer odadaki rakip partinin Grup Başkanlığı’na füze gidiyor, S-400’ü devreye sokmayacaklar ki, füze gelirse o odaya gelsin.
Aynısını TBMM Genel Kurul’unda da yapabilirler. Bir tarafa saldırı olacaksa S-400 engelleyecek, diğer taraflara olacaksa devreye sokulmayacak.
Akla zarar bir durum. Espri bir yana, hep vurguluyoruz: Türkiye’nin ulusal güvenliği siyaset üstüdür. Artık Allah aşkına buna göre bir tutum takının. Suriye, terörle mücadele, Doğu Akdeniz vs. gibi önemli konularda yanlış, eksik görüyorsanız eleştirin, ki düzelsin. Eyvallah. Hatta S-400’ün kendisine de karşı olabilir, başka bir hava savunma sisteminin alınmasını savunabilirsiniz. Bunun teknik veya politik arka planı da olabilir. Buna da eyvallah. Anlatın, dinleyelim. Ancak Allah aşkına artık bizlerin, Türk milletinin aklıyla alay etmeyin.
Şimdi gelelim bugün yarın Türkiye’ye gelecek olan S-400’lerin nereye konuşlandırılacağına. Bilindiği üzere Rusya’dan ilk etapta iki sistem alınacak. İki sistem dört bataryadan oluşuyor. Her bataryada sekiz fırlatma rampası ve dört füze var. Dolayısıyla Türkiye’nin alacağı füze sayısı 128’e tekabül ediyor. Ancak her füzenin bir de yedeği olduğu biliniyor. Bu toplam 256 füzenin Türkiye’ye teslim edileceğini gösteriyor. Türkiye’ye gelecek olan bu sistemin ilk partisi. Hemen arkasından ikinci partinin sevkiyatı da yapılacak.
Herkesin merak ettiği ‘İlk parti nereye konuşlandırılacak” sorusuna yanıt verecek olursak, S-400’ler eski ismi Akıncı olan Ankara’daki Mürted Üssü’ne konuşlanacak. Haklı olarak “Ee peki Suriye, Doğu Akdeniz, Ege gibi Türkiye’nin son derece ilgilendiği alanlarda nasıl koruma sağlayacak” diyebilirsiniz. “Haklı olarak” notunu düşmemin nedeni, S-400’ün politik nedenini adeta ezberlerken, manevra özelliklerini pek akılda tutmuyoruz. Evet, Ankara Mürted Üssü’ne konuşlanacak. Bunun adı “Barış Konuşlanması” olacak. Eğer Türkiye’nin bu sisteme Doğu Akdeniz’de ihtiyacı olursa, taşınabilir olmasından dolayı hemen ilgili bölgeye sevk edilecek. Buna da “Harekat konuşlanması” deniyor. Çünkü bu sistemin en büyük avantajlarından biri taşınabilir olması.
Bunun örneği zaten var. Türkiye’nin 2005 yılında ABD’den aldığı HAWK Füzelerinin barış konuşlanması İstanbul Alemdağ’daki 15. Füze Üs Komutanlığı. Ancak Suriye’den tehdit yönelince sistem, bu ülke ile ilgili sınırımıza kaydırıldı ve halen Suriye sınırında bulunuyor. Yani “Harekat Konuşlanması” bu bölgeye yapıldı.
Özetle sistemin Ankara’da olması, onun Mürted Üssü’nde sabit olacağı anlamı taşımıyor. Türkiye’nin tehdit değerlendirmesine göre ihtiyaç nerede ise o bölgeye kaydırılacak bir sistemden söz ediyoruz.
Ayrıca “antenleri, yani radarı kapalı olacak” ifadeleri de gerçeği yansıtmıyor. Bu tür sistemlerin eğitimlerinde bile radarları açmak zorundasın.
Ne zaman gelecek” sorusu da merak ediliyor. Buna da konuyu yakından takip eden uzmanların verdiği yanıt şu: Büyük ihtimalle bu hafta, bir olasılık da gelecek hafta…
Benim gönlümden geçen ise S-400’lerimiz, 15 Temmuz FETÖ eliyle NATO’nun işgal girişiminin yıldönümünde Boğaz’dan şöyle bir geçişle Türkiye’ye giriş yapsa ne güzel olurdu, değil mi?