Donald Trump yönetiminde taşlar bir türlü yerine oturmuyor! Halen 50 civarında büyükelçiyi atayamayan, CIA, FBI ve diğer kritik kurumlarda halen hassas noktalara tayinler yapmayan Trump yönetimi, bu kez de kabinesinin en dikkat çeken, en önemli isimlerinden birinin işine son verdi.

“Tillerson” ismi, daha önce Exxon gibi dünya devi bir şirketin yöneticiliğinden öte, Donald Trump’ın geçen 2017 yılbaşında açıkladığı kabinesindeki ağır toplardan biri idi.

Ancak Amerikan basınında son dönemde yer alan iddialara göre, Tillerson’ın yerine Pompeo’nun getirileceği konuşuluyordu. Hatta bu değerlendirmelerde; “Trump bir “ılımlı”yı kendi kafasına uygun “şahin” bir isimle değiştirecek” yorumları yapılıyordu. Bugün ise artık bu konu netleşti.

Yakın döneme bakıldığında Pompeo’nun Tillerson gibi bir bakış açısıyla, yani daha ılımlı ve olumlu bir politikayla yaklaşacağını söylemek pek kolay değil.

“TAÇ GİYEN BAŞ AKILLANIR!”

Hele hele Külliye’de 3 buçuk saat süren kritik Ankara-Washington zirvesinden sonra, Pompeo’nun, Türkiye ile ABD arasındaki kriz noktalarında Rex Tillerson’ın bıraktığı yerden aynı şekilde devam edip etmeyeceği de diğer büyük soru işareti…

Tabii bütün bunları düşünürken “Taç giyen baş akılanır” söylemini de unutmamak ve geçmişteki benzer örnekleri de aklımızda tutmamız gerekir.

Çünkü bunlar, Pompeo’nun kişisel görüşlerinden ziyade, ABD’nin Türkiye ile ilişkilerini iyi şekilde tutmasının Washington’un ne şekilde menfaatine olacağını iyi okumasından geçer.

Şu bir gerçek ki; ABD de, bu kadar destek verdiği PYD konusunda Türkiye’nin baskıları sonucu istemeden geri adım atmak durumunda kalacaktı.

Yani Pompeo da geldiğinde iki ülke arasındaki netameli konularda kısa sürede direkt olumsuz çıkışlar mı yapar, yoksa Tillerson ile başlatılan, “Krizlerin çözümü için yürütülen ortak mekanizmalara devam edelim” mi der, bunu kısa sürede göreceğiz.

Sözün kısası Türkiye’nin bölgedeki önem katsayısı, son pozisyonu Pompeo’nun Amerikan yönetiminin yeni politikasından “180 derece” olumsuz bir hava oluşturmayabilir.

Aslında burada “O geldi, bu gitti; o ne yapar, bu ne yapar”dan ziyade ükelerin genel politikalarına ve konjenktüre bakmak lazım…

İLK SINAV MÜNBİÇ OLACAK

Bugüne kadar, Türkiye ile ilgili kapsamlı bir açıklaması olmayan Donald Trump’ın yeni kabinesi de çok da büyük bir politika değişikliğine gider mi, orası zor.

Ama şüphesiz ki perde arkasında yaşanan krizlerden dolayı yüksek tansiyon hep olacaktır, bizim burada yapmamız gereken “mili birlik” pozisyonu içinde hangi ülke, hangi yönetim olursa olsun pozisyonumuzu korumaktır.

Suriye meselesinde oluşturulan mekanizma toplantılarında yeni ABD Dışişleri Bakanı için ilk zorlu sınav da Münbiç konusunda Türkiye ile iş birliği yapıp yapmama meselesinde olacaktır.

Harvard hukuk eğitimi alan ve Amerikan Kara Harp Okulu’nu derece ile bitiren Pompeo’nun Trump’ın askerlerle ilgili atmalardaki hassasiyetinin yeni bir göstergesi olduğunu da özellikle not edelim.

Ayrıca son dönemlerde çok eleştirilen ABD yönetiminde kritik pozisyonlardaki çok başlılık yani; bir yöneticinin yaptının tam tersini bir diğer yöneticinin yapması konusu da bizi ilgilendiren, bu süreçte yaşayacağımız önemli belirsizliklerden olacaktır.

Tabii şu an ABD’de gündem Rex Tillerson’un Kore lideri ile Trump arasındaki görüşmeye karşı çıktığı için gönderildiği yönünde…

Hatta bir ara Tillerson’un özel bir sohbette Trump hakkında ağır sözler sarf ettiği söylenmişti ama ne olursa olsun, anlaşılan çok kısa süre içerisinde yeni ABD Dışişleri Bakanı’nın ve dolayısı ile Trump yönetiminin Türkiye’ye bakış açısını göreceğiz…

Bunlar şimdilik elimizdeki parametrelere bakarak yaptığımız değerlendirmeler.

Dediğimiz gibi; son zamanlarda ABD basınında çıkan yorumlarda dikkati çektiği gibi ABD, Türkiye ilişkilerinde daha dikkatli hareket etmesi gereken bir sürece girdiğini gördü. Bakalım bu görüş yeni Bakan’a nasıl yansıtalacak…

Bir yanıt yazın