SURİYE PEŞMERGESİ’NİN SAHAYA SÜRÜLECEĞİ İDDİASI

Türkiye’nin Kuzey Irak’ta devam eden bir harekatı var. Ve orada hatırı sayılır sayıda bir birlikle kampların tutulması sözkonusu. Peşmergeler ya da Barzani kaynaklı bir strateji olsaydı bize ciddi sorunlar çıkartabilirlerdi. O açıdan ben, Suriye peşmergeleri konusunun konjonktürel psikolojik bir algı olduğu kanaatindeyim.

Amerika’nın eğer böyle bir planı varsa, Suriye Peşmergeleri çıkışı ya da kartı ile oynarsa Türkiye, bunu büyük bir sorun olarak görmez. Eğer bunu bir sorun olarak kullanmayı düşünüyorsa Barzani ile Irak tarafında da benzeri girişimleri yapardı. Barzani Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki harekatını engellemek için majör bir girişimde bulunmadı.

HAREKATIN SOSYOLOJİK VE ASKERİ ALTYAPISI HAZIRLANIYOR

Ancak şu da var şimdi; Türkiye bunun hem sosyolojik hem de askeri alt yapısını hazırlıyor. 
Yani sivil-asker koordinasyonunda öncelikle bu işin askeri altyapısının hazırlanması ve sınırın diğer tarafındaki Fırat’ın doğusu denen çok geniş coğrafyada sivil halkı böyle bir harekat gerçekleştiğinde neden yapıldığına ikna edilmesi çabası var. Tıpkı Afrin ve Fırat Kalkanı harekatlarında olduğu gibi.

Sayın Cumhurbaşkanı “birkaç güne” derken aslında bunun bir bölümü psikolojik olarak karşı tarafı her an huzursuz etmek, panik içinde hazırlıklarını yapamamak, elindeki kartları biranda açmasını sağlamak ve Türkiye’nin hazırlıklarının her an harekete geçebileceğinin mesajını vermekti.

JEFFREY’İN ASTANA ÇIKIŞI

James Jeffrey’in açıklamaları aslında Türkiye-Rusya-İran arasındaki diplomatik temasların daha da hızlanmasını, daha aktive edilmesi sonucunu beraberinde getirdi. Fişi çekilen ya da biten süreç yok. Aksine İdlib’de belli bir başarı katsayısını sağlayan bir süreç var. Amerika böyle bir psikolojik harekat yürütünce bu işin üstüne “Fişi çekmek gibi” siz oyundan çıkın türünden bir şeyler söylediği zaman Türkiye, İran, Rusya’da Astana sürecinin kesinlikle ölmediğini aksine toplantıların devam ettiğini ve hatta Anayasa ile çalışmaların bile yapılma düzeyinde olduğunu söylüyor. Ben İran liderinin Ankara ziyaretini de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini ve hatta önümüzdeki dönemlerde (Türkiye, Almanya, Rusya, Fransa arasında bir dörtlü zirve daha planlanıyor ama) Türkiye, İran ve Rusya’nın Astana sürecinin ölmediğine dair üçlü görüntü bile verebileceğini düşünüyorum.

RUHANİ’NİN ZİYARETİ VE KASİMİ’NİN “SURİYE’DEN İZİN ALINMALI” ÇIKIŞI

Burada farklı konuşuyorlar ama İran’da farklı isimler farklı farklı sözler sarf edebiliyor. İran’ın öyle bir taktiği de var. Gelip burada cam çerçeveyi indirmezler, Ruhani söylemez, Kasimi söyler. Bir başka yetkili isim Türkiye ile ilgili rahatsızlığını iletir. Fars diplomasisi geleneğinde yıllardır tecrübe ettiğimiz bir durum. O açıdan ben Ruhani’nin ziyaretinin burada çok olumlu bir havada geçeceğini düşünüyorum.

Türkiye’nin Astana süreci, Soçi ve İstanbul diye devam eden sayın Erdoğan ile sayın Putin’in ikili olarak İdlib’te ele aldığı sürecin ayrı, Türkiye’nin Suriye politikalarını İran’la ayrı ikili ilişkilerde yürüttüğü kanaatindeyim.

Farklı makaslarda, farklı raylarda giden süreçler.

O nedenle Türkiye’nin İran’ın söylemlerinden başından beri etkilenmediğine ama bu tip İran’ın Fars diplomasisi taktik çıkışlarına da hazırlıklı olduğunu düşünüyorum.

AYN İSA MERKEZLİ 7 KANTON MESELESİ

Şimdi yürüyen bir haberle karşı karşıyayız.

Türkiye bu bölgede ABD’nin PYD/YPG unsurlarının ve diğer servis faaliyetlerinin ne kadar PYD’ye katılımlar konusunda başarılı olup olmadığını yakından takip ediyor.

Ve çıkan tablo negatif. Türkiye açısından pozitif.

Öyle bir kantonla ilgili hayallerini ne kadar gerçekleştirebilirler bilinmez ama Ankara’nın aldığı bilgiler böyle bir çalışmanın başarıya ulaşamadığı yönünde.

PENTAGONDAN GERİ ADIM

ABD’de enteresan şeyler olmaya başladı. Dün Pentagonda bir açıklama yapıldı. Mesela ABD’li albayın tepki çeken tweeti ki sonradan geri adım attı. Ama ardından Pentagondan açıklamalar gelmeye başladı.

Albay Mening diyor ki, “ABD ve Türkiye iki ülke Türkiye’ye, bölgeye ve ötesine yönelik terör tehdidi ile mücadele konusunda koordinasyona yaklaşmış durumdadır. Odaklanmış durumdadır.” Ve sonra Anadolu Ajansı muhabirinin sorusu üzerine şunu ekliyor: “Geçen hafta yaptığımız açıklama ile ilgili şartların akışkanlığı dolayısı ile bugün söylediğim açıklamayı dikkate alın

Yani dün akşam Pentagon’dan çok enteresan bir sinyal var.

Bunu hangi saikle yaptılar bilmiyorum. Çünkü, sayın Cumhurbaşkanı “birkaç gün içinde” dedikten sonra, (daha önce de “bir gece ansızın gelebiliriz” deyip geldikten sonra Türkiye’nin dediğini yapması boşa salladığı ya da korkutma amaçlı bunu söylediği gibi bir algı artık kalmadı. Türkiye’nin söylediği zaman yapacakları konusunda karşı tarafta bir sıkıntı oluştuğu için) şimdi Türkiye’nin ne yapacağını merak ediyorlar.

Fırat’ın doğusu, Aynel Arap’tan taaa Irak sınırına hatta Irak sınırından Kandil’e taşıyacağımız geniş bir coğrafyayı kapsıyor artık.

Türkiye’nin nerede, (Kamışlı’da mı? Resulayn’da mı? Telabyad’da mı? Aynelarap’da mı? ya da başka bir noktada mı?) Ne yapacağını kimse kestiremiyor. Ve burada herkes Fırat’ın doğusuna odaklandığı sırada Türkiye’nin Fırat’ın batısında da Tel Rıfat’ta ya da başka yerde rahatsızlık yaratan noktalarda operasyon yapması konusunu da kestirmeye çalışıyorlar.

Yani zor durumda olan karşı taraf ve Türkiye bir süre bu pozisyonunu korumak istiyor. Ne zaman, nerede, ne yapılacağının kestirilememesi Türkiye’nin hem elini güçlendiriyor, hem de hazırlıkların çok rahat yapılması noktasında avantaj veriyor.

ABD GÖZLEM NOKTALARININ KOORDİNATLARINI VERDİ

Türkiye çok hassas ve beyan ettiği bir süreçten geçtiği için bu çerçevede gelecek her istihbaratın birkaç filitreden geçerek, analiz edilerek harekata çevrilebilir istihbarat haline getirilmesi çok önemli.

Bilgi ve belgeler için bölgede çok ciddi bir elektronik karıştırılma yapılıyor. Doğu Akdeniz’de özellik ABD’lilerin elektronik karıştırma gemileri var.

Burada her tür kirli oyun oynandığı için Türkiye’nin harekatında yanlış bir istihbarat, yanlış bir koordinatla (Rusya ile olduğu gibi) ABD ile de karşı karşıya getirmek isteyebilirler.

Sayın Cumhurbaşkanı “Amerikan askerleri asla hedefimiz değildir” demişti. Ancak ABD askerlerini hedef haline getirmek isteyebilirler. Türkiye’nin burada aşırı hassas olması lazım hedefleri belirlerken.

Anladığım kadarı ile ABD’nin Türkiye’den beklediği (ki Ankara’daki değerlendirmeler de o yönde) Rusya benzeri bir ortaklık, işbirliği. ABD onun peşinde. ABD için PYD/YPG’nin çok önemli bir unsur olmadığını daha önce de söyledim. “İsterseniz PKK’yı YPG’ye vurdururuz demişti” Net olarak gördüğüm ABD buradan bir şekilde tutunmak istiyor. Obama döneminde eksik kalınan adımlar burada telafi edilmeye çalışılıyor. İşte o panikle şimdi PYD/YPG ya da Peşmergeler eliyle bir şeyler yapılmak isteniyor.

Benim düşüncem Türkiye ile bir ortaklığın peşinden gitmeye çalışıyor. Hem Rusya Türkiye’nin ABD’ye yaklaşmasından, hem ABD Türkiye’nin Rusya’ya yaklaşmasından oldukça tedirgin olduğu için iki taraf da inanılmaz beklenmedik jestler de yapabilirler.

Ben Münbiç konusunda önümüzdeki dönemde Türkiye ile ABD arasında Amerika’dan gelecek Türkiye’nin bu kararlı politikası sonucu enteresan jestler bekliyorum.

Bir yanıt yazın