İnsanların birbiriyle çok rahat ve sınırsız biçimde iletişim kurabildiği ya da kişilerin bir platformda düşencilerini yazabildiği dijital dünyada artık saklı gizli bir şey kalmıyor… Kim neyi nasıl düşünür, kim hayata nasıl bakar, alt üst her türlü ön arka bilinç biliniyor artık…

Bir canlı bir başka canlının özel hayatına neden burnunu sokar ki…!? Eni sonu her canlı kendi hayatını yaşamıyor mu? Herkes istediğini giyer, istediğini içer, istediği yere gider, istediği ne ise onu yapar.

Zaten devlet denen organik yapının yanlış doğruya dair yasaları var ona aykırı olmayan her tavır, duruş davranış kişinin kendi iradesi nazarında legal bir hayattır… Kimin hangi dine inanıp inancı gereği ne yaptığı ya da hangi kavme üye ya da sosyal bir yapıya üye, taraf olduğu bir kişiyi neden bağlar ki…!!!  Bunlar kişisel, kişiye özel yaşanımladır… Her kişi kendinden sorumludur…

İnandığın ahlaki yapı kendini bağlar bir başkasını değil…  Sabah sosyal medyaya baktım aklı başından adamlar Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a eşi ile arasında olan yaş farkından ötürü her türlü hakareti yapıyor! Kızarsın, söversin hakaret edersin ama bu adamın duygu dünyasıyla ilişkili olmamalı ki adamlığın zarar görmesin. Bir zamanlar da Paris’in Sosyalist Belediye Başkanı Bertrand Delanoe’ın eş cinselliğini dile dolamak modaydı bu yurtta…

Herkes herkesi eleştirir ki küfür de edebilir ama kişisel, duygusal bireysel kendi ile sınırlı özel tercihleri üzerinden olmamalı. Çünkü böyle olması halinde birey ve bireylerin çokluğuyla teşekkül eden toplumda ciddi bir kişilik erozyonu yaşanır. Bireylerin evlenip ayrılmasını bile kişideki ahlaki ve kişilik yapısının nicel manada kıymetlendirip ona dair fikir beyan ederken bu durumu da cümlenin içine can alıcı biçimde sıkıştırmak bilinçaltında bireyin kendi kıymetini ön plana çıkarmasıyla ilişkili…

Ya da bir kişinin hayatındaki bazı halleri kötü manada yorumlarken kendi hayatındaki var kılınan yapıları daha genel geçer daha ön planda ve daha kıymetli olması durumunun fark edilir biçimde ön plana çıkarma durumu cereyan etmektedir…

Kimin kaç kez kiminle izdivacı ya da sevgililiği ya da duygu dünyası bir kişiyi ne kadar ve nasıl ilgilendirir ki? ya da bunu dile dolayacak kadar sorunlu görme ve her fırsatta gündemde tutma gayreti nasıl bir bilinç erozyonu aklım almıyor yahu…!!!

Düşünün ki bir birey kavmiyle, diniyle, eşiyle, cinsel tercihiyle hakarete uğruyor esasen bunlar bireyin ya ailesel ya gensel ya da duygusal tercihleri. Akli kıymette tercihe dayanan haller olsa oturup tartışılabilir ama bu durumda onun da senin bu hallerini tartışabilir hakkının olabileceği göz ardı edilmeden…

Ciddi manada tartışıp hakaretin en alasını yapabilecek şartlar varken neden kolaycılığa taşınıp insanların en özel yanlarını bu hallere mevzubahis yaparız ki? Nede bu kadar sığ ve basit olmayı seçeriz malum cevap; basit ve sığız da ondan… Hayır insanlar küfretmeden, aşağılamadan, hakaret etmeden de aklının en ince naif kıvrak dolu yanlarıyla bunların en alasını, en usturuplu biçimde yapabilir ama bunun içinde tabii ki … olmalı…!!!  Hayır biz ne ise de ardımızdan gelen nesil bunu doğru belleyip yarın bunların daha alasını yapacak. En kötüsü de benzer bayağılık davranış değişikliği ile eylemlere dönüşecek. Yani basit bir hal ileride büyük bir kaosa dönüşecek…

Bir yanıt yazın