Artık hiç şüphem kalmadı ve giderek artan endişelerim beni giderek bir teşhise doğru götürüyor.
Güzelim ülkenin farkına varıp en azından milli ve kritik meselelerde elele vermek yerine her alanda kutuplaşma ve kamplaşma her geçen gün tırmanıyor.
Bu ötekileştirme, karşılıklı nefret, herkesi, çalışanları, işini yapanları demoralize eden saldırı kültürü, kamplaşma kutuplaşma artık bana kalırsa bu ülkenin bir milli güvenlik sorunu halini aldı. Evet milli güvenlik sorunu.
Her konu ama her konu bir anda kavga vesilesi haline geliyor.
Herkeste herkese ve herşeye karşı şüphe, iyiye iyi kötüye kötü demektense birbirini dinlememe, kendinden olmayana sürekli yıkıcı eleştiri, kendi hatasını kabul etmeme, milletin faydasına da olsa kendi mahallesinin işine gelmeyince hemen çamur atma, laf sokma, hasetle iş bozma, eleştiriyi kabullenememe aldı gidiyor. Her olaya paranoyak altyapılı bir senaryo üretme hastalığı hepimizi sarıyor.
Ve sonunda da hiçbir konuda çözüme ulaşamıyoruz.
Kaç gündür başta İzmir ve çevresi olmak üzere güzelim biricik ormanlarımız ciğerlerimiz yanıyor. 2,5 günde zar zor sönüyor. En başından burada işini canla başla yapan fedakar ilgili tüm personele teşekkür etmek gerekiyor. (Bugün de kalp krizinden Ukrayna kökenli bir helikopter pilotu hayatını kaybetti)
Ama kimse buna bakmıyor. Bu üzücü olaydan bile kendimize bir kavga sebebi hatta sebepleri yaratıyoruz. ‘Senin yüzünden’, ‘Hayır senin yüzünden’ tartışmaları resmen iç savaş öncesi hale getirdi. Akla hayale gelmeyecek suçlamalar, alevi alevle söndürmek taktiğini bilmeyenlerin devlet bilerek İzmir ve çevresini yaktı iddialarını bile gündeme getiriyor. Olacak iş değil.
Devlet bilerek uçak kullanmadı diyenlerin tartışmasına, Bakan Ekrem Pakdemirli de beklenmedik bir çıkışla Türk Hava Kurumu’na (THK) ve uçaklarına güvenmediği açıklaması ile yeni bir boyut kazandırıyor.
Kavga buradan THK’nın ana muhalefet partisi ile işbirliği yaptığı tartışmasına geçiyor. Şimdi ne olacaktır?
Bence kısa sürede çürük uçaklarını ve hakkındaki bu ciddi suçlamalara yanıt verecek THK da bugün topa girecektir.
Hadi buyrun. Konuda artık önlemler adına neler yapılacağı, yangının oluş sebeplerinin üzerine gidileceğine kamplaşmış mahalle kavgasına dönüyor.
Yapmayın. Bu ülkenin çok ciddi meseleleri var ve dışarıda gerçekten bu memleketin daha nasıl birbirine düşürülebileceği üzerine kafa yoran mihraklar var. Oyuna gelmeyelim.
Biz beraberken daha güzeliz daha güçlüyüz. Bir orman yangını kavgasını iç savaş haline getirirsek, yetkililer hatalarını kabul etmezken, eleştirenler de haksız iftiralar atarsa biz ortada nasıl çıkış yolu bulacağız.
Şimdi aklıma geldi. 100 insanımızın ölüm haberi sizi üzer değil mi?
Evet bu sene sadece gölet, su kanalı ve baraj göllerinde ölenlerin sayısı 100’ü geçmiş. Resmen katliam bilançosu.
Bu kavgalarımız arasında hiç dikkatinizi çekmiş miydi? Büyük ihtimalle hayır. Bu ve bunun gibi konularımız, dışarıda hassas Suriye gibi o kadar çok ki. Ama umrumuzda değil. Olmuyor.
Artık Türkiye’ye destek zamanı. Ama bunu yapabilmek için de ilk olarak birbirine kulak vermek gerekiyor.
Bir dip not; ek olarak bunları söylediğinizde, size, ‘ Onu bana değil diğer tarafa söyle, biz mükemmeliz’ diyenleri hemen devreden çıkarın. Herşey bu kafalar yüzünden zaten bu hale geldi.
İyiler kazansın, İyi olalım.
Ülkemiz iyi olsun.
Sağlıcakla kalın…