Bugün sizlerle son günlerde konuşulsa da gözden kaçan ve gerçekten detaylarıyla üzerine gitmek gereken çok kritik bir başlığı masaya yatıracağız.
Doğu Akdeniz’deki gerginlik, Ege’de tansiyon, Libya’nın geleceği ile ilgili verilen mücadele, Suriye ve Irak’ta Türkiye’nin askeri harekatları ve terörle mücadelesi derken bir başka yaklaşan tehlikeyi de dikkatinize getirmenin zamanı geldi.
Şüphesiz sadece yukarıda saydıklarımız değil, ABD, Rusya, Fransa ve diğer batı dünyasıyla yaşanan inişli çıkışlı bir ilişki grafiği de söz konusu.
Bu grafiği başka irili ufaklı sorunlarla da genişletebiliriz.
Ancak, en başta dediğimiz gibi bu hafta siz değerli okuyucularımıza, Orta Doğu‘da sıradan bir anlaşma gibi görünse de perde arkasında çok büyük bir oyunun döndüğü ve büyük hesapların yapıldığı bir başka sürece dikkat çekmek istiyoruz.
RİSK VE BELİRSİZLİK
Bu öyle karmaşık ve riskli gelişen bir durum ki, ileriki aşamalarında bölgede tüm dengelerin değişeceği, İsrail’in neredeyse bazı Arap ülkelerinin gizli defacto lideri konumuna gelebileceğine kadar giden garip ve görülmemiş bir durum.
Evet malumunuz kısa süre önce Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail arasındaki imzalanan ve tabii ki Amerika tarafından da bizzat yönetilen kritik anlaşmadan bahsediyoruz.
Dışarıdan sadece böyle bir kritik anlaşma görünüyor.
Fakat isterseniz gelin biraz perdeyi aralayalım ve sonrasında yaklaşan asıl tehlikeye bakalım. Tehlike diyoruz, çünkü yapılan açıklamalar ve hazırlıklardan neyin kotarılmaya çalışıldığını artık yavaş yavaş görüyoruz.
Türkiye’nin başından beri Filistin halkının yanında duran haklı politikalarında daha çok mücadele vereceği bir kaotik durum bizi bekliyor olabilir. Bazı Arapların yavaş yavaş davayı terkedeceği çatlaklar olabilir.
Biraz daha açmak gerekirse; ABD, İsrail ve batı, Arap ülkelerini içinden bölerek şeytanın aklına bile gelmeyecek bir şekilde bir organizasyona gidiyor. Önemli bazı aktörleri daha Orta Doğu‘da İsrail ile pakt yapmaya iterek, yeni anlaşmalarla benzeri görülmemiş birliktelikleri planlıyor. Olmaz demeyin, bir buzdağı bu çünkü. Görünmeyen görünenden çok fazla.
Bunun da patronajı bizzat ABD tarafından gerçekleştiriliyor.
BAE’YE DİKKAT
Şimdi sıkı durun, Birleşik Arap Emirlikleri İsrail ile yaptığı anlaşmayla, karşılıklı diplomatik temsilciliklerin açılması, uçuşların başlatılması, ticaret turizm başta olmak üzere bir çok alanda işbirliği mekanizmaları işletilmesi yönünde bir anlaşma imzaladı. Ardından kısa süre içinde Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, o bölgeye bir ziyaret gerçekleştirdi. Beraberinde Trump‘ın damadı Kuschner de yer aldı. Buraya kadar Türkiye ve Filistin haricinde neredeyse bu anlaşmaya doğru dürüst bir tepki gösterilmedi. Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tepki adına Birleşik Arap Emirlikleri’nden büyükelçimizin çekilebileceği imasında bile bulundu.
DERİNLERDE TEHLİKE
Tepkimiz haklıydı ama perdeyi biraz araladığımızda büyük planın kan donduran detaylarıyla karşılaştık. Geçen günkü basın toplantısında ABD Başkanı Donald Trump da aslında ağzından kaçırdı. İsrail’in bu anlaşması sadece Birleşik Arap Emirlikleri ile sınırlı kalmayacaktı.
SUUDİ ARABİSTAN
Şimdi sırada, Suudi Arabistan da vardı. Sırada, gelen bilgilere göre, Sudan, Bahreyn, Umman, Fas ve birkaç daha ülke olabilir. Herhalde iki sene önce Arap ülkeleri İsrail’le geniş kapsamlı bu tür anlaşmalar yapacak ve Filistin sorununda büyük çatlaklar ortaya çıkacak deseydik haklı olarak böyle şey olmaz saçmalık tepkisini alabilirdik.
Ama gördüğünüz gibi öyle başdöndürücü bir derin kumpaslar dizisi yaşanıyor ki, Orta Doğu tarihinde görülmemiş bir şekilde yeniden dizayn ediliyor.
Ve Filistin başta olmak üzere haklı davaların içinde büyük yarıklar açılıyor. Önümüzdeki dönemde belki de Türkiye ve birkaç ülke haricinde Filistin sorununu savunan ülke kalmayacak gibi. Evet Filistin cephesine hazır olalım. Türkiye dünyada gözünü kırpmadan mazlum uluslara el uzatıyor. Ama yük de giderek ağırlaşıyor. Bu ne demek oluyor, uluslararası oyunda bazı ittifakların çatlatılması için yeni akıl oyunlarının devreye girmesi anlamına geliyor. Mısır’ın Yunanistan ile Rum Kesimi’nin Fransa ile, hepsiyle Amerika’nın ve Rusya’nın da her biri ile ayrı yaptığı doğrudan ve dolaylı anlaşmaları da düşünürsek çok dikkatli olmamız lazım. İçlerinden bazılarını yanımıza çekmemiz gerekiyor. Yoksa karşımızdaki blok giderek büyüyor.
Bu arada İdlib‘teki gelişmeler ve Amerika’yla Suriye’de PKK terör örgütüne petrol üzerinden verilen destek, Rus malı S-400 füzeleri alımı kaynaklı gelişmeler, krizler önümüzdeki dönemde tatsız süreçleri beraberinde getirebilir.
İzlemeye devam…
Sağlıkla…