ABD, Rusya, Suriye, Irak ve İran ekseninde Türkiye’miz açısından başlıklar malumunuz.

Salı geceleri tv100’de birbirinden değerli konuklarımızla bunları masaya yatırıyoruz. Bu konuların zaten şakaya gelir yanı yok. Ortak akılla çözmemiz gereken sorunlar.

Ama son günlerde giderek ağırlaşan bir kriz var. Doğu Akdeniz.

Öyle tuhaf ve manidar olaylar gelişiyor ki; artık burada geçen her an daha da dikkatli olmamızı gerektiriyor.

İlk bakışta; konu Doğu Akdeniz’de denizaltı enerji rezervlerinin araştırma sahalarının paylaşımı, kıta sahanlığı üzerinden gibi görünüyor. Arama gemileri, sondajlar ve deniz alanlarının dağılımının nasıl olacağı gibi konular yani.

Evet doğru; Türkiye’nin ve KKTC’nin hakkı olan deniz sektörlerinde asla ve asla mağdur olmamak için taviz vermemesi lazım.

Zaten bahsedilen gaz, hidro karbür rezervleri bulunsa da Avrupa’ya transferi için mutlaka Türkiye gibi dev coğrafyadan geçmek zorunda. Yandan, alttan dolaşan çözümlerin maliyeti nasıl arttırdığını hepimiz görüyoruz. Buraya kadar tamam. Tamam da…. işler o kadarla sınırlı ve basit değil.

Mesele; artık dünya devlerinin enerji aramaya yardıma geliyoruz bahanesi ile Doğu Akdeniz gibi, Suriye, Irak, İran , Lübnan, Filistin,İsrail yayında, Kuzey Afrika-Ortadoğu ekseninde çok kritik bir fay hattına yerleşmeleri. Yani karada Suriye’de pozisyon tutarken deniz açıklarında da kalıcı amaçlı ayrı pozisyon almaları.

Bir başka deyişle, reel enerjinin paylaşımından daha çok, oluşan gerginliğin yarattığı enerjinin yönetilmesi sorunu. Daha geçenlerde Türkiye haricinde nefret ettikleri Filistin’i bile Doğu Akdeniz’de ortaklık toplantısına çağırmadılar mı?

Gelin neden Doğu Akdeniz’de alarm zillerini çaldığını iki örnekle anlatayım;

İngiliz Kraliyet Donanması’na ait dikine kalkış ve iniş kabiliyetine sahip F-35B savaş uçakları Kıbrıs’a getirildi. Malum bu uçaklar bizim de Amerika’dan alacağımız şu meşhur tartışma konusu savaş uçakları. Uçaklar, İngiltere’ye ait Kıbrıs Rum Kesimi tarafındaki Akrotiri Hava Üssü’nde konuşlandırıldı.

Şimdi sıkı durun; İngiltere, tam 121 adet F-35 uçağını bu üsse nakletme kararı aldı. Yani bu kadar ileri teknoloji ürünü uçakları kendi ülkesinde etkili kullanma durumu varken bunun yerine, bu uçakların neredeyse tamamını Doğu Akdeniz’in kalbine göndermeye karar verdi. Çünkü ileride burada hesabı başka.

Ve diğer bomba. Özellikle Doğu Akdeniz’de yaşanan enerji sahası geriliminde Türkiye’nin olası bir müdahalesine karşı Rum yönetimi Fransa, İsrail ile işbirliği anlaşması yaptı. Yetmedi; İngilizlere ait Akrotiri Hava Üssü’nde bulunan uçakların da bu misyona hizmet etmesi kararı alındı.

Devam edelim; Veee Rum Kesimi geçenlerde; Mari bölgesindeki Florakis Deniz Üssünü Fransa’nın kullanımına açtı. Fransa’nın Türk Donanması’nın bölgedeki faaliyetlerine karşı Rum Yönetimi ile işbirliği içinde olacağı, TOTAL şirketinin bölgede faaliyet gösterecek gemilerini koruma yükümlülüğünün de imza altına alındığı bildirildi.

Anlaşmada yer alan dokuz maddeden birine gelince aynen şöyle deniyor; ‘Fransız Deniz Kuvvetleri, Türkiye’nin Rum sözde parsellerinde faaliyet gösteren Fransız petrol şirketi Total’e yönelik olası müdahalelerini göğüsleyecek”.

Buyrun durum bu kadar karmaşık, kirli ve derin. Daha fazla söze gerek var mı? Hesapların derinliği tedirgin edici.

Hep söyleyeceğim söylemeye devam edeceğim; İçeride giderek birbirimize karşı artan nefret, siyasi kamplaşma ve hain odakların bunu kullanarak ülkemizi daha da ayrıştırma hesaplarına karşı uyanık olalım. Bunun siyasi partisi şu veya bu tarafı olmaz. Milli konularda tek vücut olunur. Bu zorlu virajları hep birlikte geçmeliyiz.

Üst akıl karşımızda ise bunu da ortak akılla ve birlikte yenebiliriz.

Sevgi ve saygı ile…

Bir yanıt yazın