Türkiye’nin, PKK/PYD terörünü Suriye’de kendisine tehdit olmaktan çıkarmayı amaçlayan Barış Pınarı Harekatı’na başlaması sonrasında Batı dünyası ile ilk kez bir araya geleceği en büyük zirve özelliği taşıyan NATO toplantısında tansiyon yüksek…
O nedenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Londra’ya ayak basar basmaz ilk açıklamasında da Barış Pınarı Harekatı’na atıfta bulundu. Bu konunun toplantıda gündeme geleceğini belirtti ve ardından da şu önemli mesajı verdi; “Temenni ederim ki iyi bir niyetle toplanmış oluruz.”
Evet, toplantının ne şekilde gelişeceğini belirleyecek en önemli unsur şüphesiz “iyi niyet” olacak.
70 yaşına giren ve özellikle son 20-30 yılda işlevi ciddi olarak tartışılan NATO, belki de kader toplantılarından birini yapacak.
29 üyesi bulunan Kuzey Atlantik İttifakı Londra zirvesinde, Barış Pınarı Harekatı’nda Türkiye’nin savunduğu tezler üzerinden özellikle Fransa ve hatta Almanya ile ciddi tartışmalar yaşanacak.
Yine daha önce bir NATO toplantısında net bir şekilde patlak veren PKK/PYD’nin ne şekilde tanımlanacağı, terör örgütü kabul edilip edilmeyeceği meseleleri gündemde olacak.
Türkiye “güvenli bölge” konusunda “bağışçılar konferansı” çağrısını da yineleyecek ancak NATO’yu bu zirvede bekleyen diğer önemli başlıkları da siz değerli okuyucularımızla net ve anlaşılır bir şekide paylaşmakta fayda var; kimilerine göre NATO can çekişiyor, hatta öldü!
Tıpkı Fransız lider Emmanuel Macron’un “beyin ölümü gerçekleşti” dediği NATO’ya bakışı gibi… Kimileri bunu açıkça söylüyor, kimileri dolaylı yoldan ifade ediyor…
Kimileri ise ittifakın yaşatılması gerektiğini savunuyor. ABD Başkanı Donald Trump bildiğiniz gibi NATO’dan “Hiçbir şey yapmadığı gibi, üyeler de bize madden ve fiziken yük oluyor” diye çıkışlarda bulunuyor.
Ancak Macron’a da “Aklını başına topla, NATO’ya en çok Fransa’nın ihtiyacı var.” diyor.
Malum geçen hafta da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macron’a “Önce sen kendi beyin ölümünü bir kontrol ettir. Bu ifadeler senin türündeki beyin ölümü gerçekleşmiş olanlara yakışır.” diye sert bir çıkışta bulunmuştu. Bu açıklamalar gündem oluşturmuştu.
NATO zirvesi ya 2020’li yılların ötesinde vizyonu belirleyecek ya da ittifakı sadece Brüksel ekonomisine ittifak çalışanlarının ev kiraları ve burada görevlilerin yaptığı alışverişler anlamında ticari bir katkı sağlayan kuruluş olmaktan öteye taşıyamayacak…
Peki bu toplantıda başka neler gündemde olacak?
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze alımı başlık olarak güdeme gelir mi, tam olarak bilemiyoruz. Ama onun ötesinde; Irak ile İran’ın ve Doğu Akdeniz’n yanı sıra Rusya ve Çin’in askeri harcamalarının NATO’ya yansıması, NATO’nun artan terör saldırıları ve büyük göç dalgalanmaları karşısında ittifak olarak aczinin masaya yatırılması bekleniyor.
Globalleşen dünyada, ittifak ruhundan bireysel ruha geçişin yarattığı bencilliğin nasıl giderileceği de ana dosyalardan birini oluşturuyor.
İttifakın ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye dikkat ederseniz bu ana başlıkların hep merkezindeki coğrafyalardan biri konumunda.
O nedenle diğer 28 ülkenin en az 23’ünün dinleyici gibi katıldığı toplantılar bizim için çok daha önemli olacak.
Peki NATO’dan bu saatten sonra bir şey olur mu? Bana sorarsanız; Fransa ve Almanya gibi zihniyetler olduğu sürece; Bosna’da NATO’nun Boşnakların katliamını seyreden o politikaları, 15 Temmuz’daki darbe alçaklığına yaklaşım, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik sinsi tatbikat oyunu hatırlandıkça, biraz zor gibi görünüyor.
Hele bunu Suriye’deki durumla birleştirdiğimizde tablo daha ağır bir hal alıyor! Yani, yol zor, uzun ve Cumhurbaşkanı’nın en başta dediği gibi Türkiye haricinde bazılarının niyeti iyi değil…
Sağlıcakla kalın…