Türk askeri Libya yolunda

Önce ajanslara son düşen bir haberle başlayalım;
‘Libya’da Türkiye’nin Doğu Akdeniz merkezli güvenlik ve askeri işbirliği anlaşması imzaladığı Ulusal Mutabakat Hükümeti, isyancı Hafter güçlerine karşı harekatın boyutunu genişletti. Başkent Trablus’un güneyinde bazı bölgelerde kontrolü yeniden sağladı. Bazılarında da püskürtme ve ilerleme kaydetti.’

Buradan pergelin diğer ucunu açalım ve kuzeydoğu ekseninde Ankara’ya dönelim. Yani zincirleme etkileşimin reaksiyonunun en azından yansımalarının hemen başladığını anlayalım.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Libya’da konuşlanması amacı ile Cumhurbaşkanı’na yetki verilmesi tezkeresi TBMM’de kabul edildi. Tezkere, 184 ret oyuna karşı 325 kabul oyuyla kabul gördü.

Bu ne demek?; Türkiye için Libya meselesi yeni yılın ilk günlerinden itibaren artık yeni ve resmi bir boyuta giriyor.

Malum, son olarak anlaşmayı imzaladığımız Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti, isyancı ve Türkiye karşıtı Hafter güçlerinin saldırıları sonrası Ankara’dan asker istemişti. Ve tezkere ile olay resmiyet kazandı.

Eğer Libya’da Trablus’ta son haberlere dikkat ettiyseniz, arkasına doğrudan ya da dolaylı Rusya, Fransa, Mısır, Suudi Arabistan, Sudan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni alan Hafter şehri yani meşru hükümeti kuşatmaya çalışıyor. Bu saldırıları da Türkiye’nin anlaşma imzalaması sonrası arttırması dikkat çekici.

O nedenle bu tezkere beraberinde en kısa sürede Libya’ya gitmesi beklenen Türk askerinin karşı müdahale ve savunma amaçlı elinin tetiğe gitmesi ihtimalini getirir mi? Getirir. Irak ve Suriye’den sonra 3.sıcak cephe olarak Libya olur mu? Olur. Bu nedenle işte tam bu noktada akılla hareket etmek en kritik mesele.

AÇIKÇA DEŞİFRE EDİLDİLER

Zaten dün Libya Devlet Konseyi de Ankara’da tezkere geçtikten sonra resmi açıklamasında ülkede kimlerin ne iş çevirdiğini açıkça söyledi;

“Savaş suçlusu Hafter’e destek veren Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Rusya ve Fransa gibi ülkeler halkımızı öldürüp, acı çektirerek, yıkımlar gerçekleştirdi. Bu durum bizi, halkımızı ve sivilleri korumak adına Türk dostlarımızdan meşru bir şekilde destek talep etmeye sevk etti. Türk Parlamentosu’nda tezkerenin kabul edilmesinden memnuniyet duyuyoruz.”

ZATEN…

Ama şunu net olarak belirtelim ki; Türkiye zaten kesinlikle bir taraf gibi sıcak çatışmanın içinde aktif olmak istemiyor. Asıl amaç; psikolojik etki ve varlık ile bir kalkan oluşturma, askeri eğitim ve danışmanlık ve lojistik destek. Mecbur kalmadıkça tabii ki.

Çünkü Hafter ve arkasındaki bu ülkeler ve aktörler, Türkiye’yi oyuna çekmek için her tür numarayı yaparlar. Türkiye’nin ayrıca Libya’da varlığı terör örgütlerinin de yuvalanmasının önüne geçecektir.

Ama unutmayın, Türkiye’nin oyunu bozacak karşı hamleleri ve misafirleri olacaktır.

2020 yılı ülkemiz için güzel olsun.. Sizler iyi olun.

Sağlıcakla kalın…

Bir yanıt yazın