Destekleyenler, tepki gösterenler oldu. Tepki gösterenler içinde iyi niyetli eleştiri sahipleri “Bir boşluk olduğunu çünkü Türk basınında bazı olayları, sorunları göremediklerini” vurgulamışlardı. Zaten ilk yazımın sonunda “SON NOT” ifadesiyle bunu aktarmış, aynı hassasiyeti paylaştığımı belirtmiştim.

Ayrıca yazıma atıf yaparak bir değerlendirme yazan Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna’ya, dolaylı yoldan da bana “sansürü savunma” suçlaması yapan gazeteciler oldu. Bu suçlamayı yapanlara “Yıllardır Ortadoğu’da yapılan katliamları, soykırımları Türk basını mı sansürledi?” sorusunu sormak isterim. Örneğin bu medya tröstleri;

– Irak’ta 1991 yılından itibaren gerek saldırı, işgal nedeniyle gerekse o tarihten itibaren uygulanan ambargo nedeniyle yaklaşık 5 milyon insan hayatını kaybetti. Bu, açık bir soykırımdı. Bunu mu yayınladılar?

– ABD’de DAEŞ/IŞİDvari köktendinci bir düşüncede iktidarın olduğunu eleştirel bir dille öne mi çıkardılar?

– ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında binlerce Türkmen’in adeta soykırıma varan saldırılara maruz kaldığını mı duyurdular?

– İsrail’in Filistin’de uyguladığı soykırıma “bu açık bir soykırımdır” tepkisi mi verdiler?

– ABD’nin kıskaç altına almaya çalıştığı ülkelere ekonomi silahını kullanmasını mı eleştirdiler?

Daha birçok örnek sayabiliriz. Ancak bu medya kuruluşlarının yaptıklarından sadece birkaçını söyleyelim:

– 2003 Irak işgali öncesi ve sonrasında ABD yönetiminin tam 935 yalan açıklamasını, gerçekmiş gibi yayımlayıp, insanlığı kandırdılar.

– Irak’taki Türkmenlere “terörist” dediler.

– PKK’lı teröristlere “özgürlük savaşçısı”, “savaşçı” gibi güzellemeler yaptılar.

– Ve bu yayın organları sık sık Türkiye’yi parçalanmış gösteren haritalar yayımladılar.

Ayrıntılandıralım:

* ABD’de Demokratlara yakınlığıyla tanınan aylık “The Atlantic Monthly” dergisi, Ocak-Şubat 2008 sayısında Türkiye’yi parçalanmış gösteren bir harita yayınladı:

* CNN International, 21 Ağustos 2009 tarihinde ünlü sunucu Campbell Brown’ın programında Kürdistan haritası yayınladı.

* İnternet arama motoru Google’un sunduğu Google Map servisinde sınırları çizilmiş bir Kürdistan haritası yayınladı.

* Ekim 2005’te, “Iraklı Kürtler Üzerinde Endişeli Gözler” başlıklı bir yazı yayımlayan The Washington Post gazetesi, Türkiye topraklarını da içine katan “Kürtlerin yaşadığı bölge” adı altında bir harita yayınladı.

* Amerikan basın yayın organlarında Türkiye’yi ve komşularını bölen sözde Kürdistan haritaları furyasına ABD’nin önde gelen televizyonlarından NBC televizyonu katılmıştı. NBC’nin sabah haber kuşağı programı “Today’s Show”da 2009 yılı sonunda İran tarafından alıkonulan 3 ABD’liyle ilgili haber yayınlanırken, görüntüye bir harita getirildi.

* New York Times gazetesi, 15 Mayıs 2016 tarihinde Osmanlı topraklarının paylaşılmasını öngören Sykes-Picot Anlaşması’nın 100. yıldönümünde arşivden yeni bir harita çıkardı. Buna göre harita İngiltere ve Fransa’nın hazırladığı Sykes-Picot’un bir alternatifi. Bu haritada Türkiye paramparça gösterilmişti.

* İngiliz The Guardion 1 Mart 2013 tarihli sayısında Çözüm Süreci ile ilgili haberinde Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sunu Kürdistan olarak gösteren bir harita yayımladı.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz. “Sansürcü” suçlaması yapan arkadaşlara bu özet bilgiler ışığında şu soruyu sormak isterim: Biz bu yayın organlarının tarafsızlığına, halkın haber alma özgürlüğünü savunduklarına ve Türkiye karşıtı olmadıklarına nasıl inanacağız?

SON NOT: Özetle ilk yazımdaki vurguyu tekrarlıyorum ve çuvaldızı kendimize batırarak söylüyorum: Gerekirse istisnasız tüm siyasileri eleştirebileceğimiz halkın haber alma özgürlüğüne sonuna kadar evet, ancak ülkemizin küresel bir medya operasyonuna maruz kalmasına sonuna kadar hayır.

Bir yanıt yazın