ABD Başkanı Donald Trump mı, Washington yönetimi mi, yoksa ikisi birden mi bilinmez ancak ABD dün itibarı ile haksız hukuksuz bir kararla Ortadoğu’da kaosun fitilini ateşledi. Olaylar tepkiler dalga dalga yayılacak.

İnşallah yanılırız ancak Ortadoğu’yu ucu açık birçok dramatik gelişme bekliyor. Zaten kangrene dönüşmüş ve yüz binlerin acıları ile yoğrulmuş bir Filistin sorununun üzerine çözümle yaklaşmak yerine, ateşe benzin dökmektir.

HER AÇIDAN YANLIŞ

Evet; Bu karar BM kararlarına, uluslararası hukuka, Kudüs’ün her din için kutsal ortak bir şehir olması gerçeğine, uluslararası statüsüne, Flistinlilerin devlet olmak hakkına, Kudüs’teki haklı tarihi varlıklarına dahil her şeye karşısına alan provokatif bir çıkış.

Bildiğiniz gibi aslında Amerikan Kongresi’nin 22 yıl önce aldığı ama hiçbir başkanın uygulamaya koyamadığı bir karar. Peki neden şimdi?

Dünden bu yana çok yazıldı çizildi tepkiler seslendirildi ama gelin biraz daha konuya başka açıdan bakalım.

Hep deriz ya “Gerçek analizler satırların arasına saklıdır” diye.

TÜRKİYE’NİN SAMİMİYETİ

Şu saate dek Türkiye elinden gelen tüm samimi çabayı gösterdi. Tüm ülke içindeki sert iç siyaset tartışmalarını bırakıp bu konuda tek vücut oldu. Siyasi partilerden ortak açıklama geldi. Kudüs ile ilgili Trump’ın açıklaması sonrası Dönem Başkanı sıfatıyla Türkiye, İslam İşbirliği Teşkilatı’nı 13 Aralık’ta acil toplantıya çağırdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arap dünyası liderleri, Papa ve Rus Lider Vladimir Putin dahil telefon diplomasisi başlattı. Konu her platformda seslendirildi.

AB’NİN “KES-YAPIŞTIR” MESAJI

Batı dünyasına gelince, yağmasa da gürledi. İngiltere, Almanya ve Fransa da, Trump’ın kararına tepki gösterdiler. Avrupa Birliği ise her zamanki gibi şaşırtmadı ve her yaşanan olayda “kes-yapıştır” yaptığı mesajını yayınladı ve ‘çok endişeli’ olduğunu söyledi.

Şimdi işte tam bu noktada duralım! Çünkü, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilanı ve büyükelçiliğini tek başına buraya taşıma kararının ardından aslında en büyük sınav daha doğrusu en büyük samimiyet sınavı asıl şimdi başlıyor.

ASIL SINAV BUNDAN SONRA

Kimin için mi? Bugüne dek Filistin davasının çözümünde samimi davranmayan ve aslında bu davayı savunur gibi görünüp kendi hesap ve kavgalarında kullanan bazı Arap ülkeleri için.

Emin olun; Bu karar acele ile alınmış bir karar değildir. Aksine sonuçları çok iyi çalışılmış bir projeksiyondur. Hıristiyan bir Amerikan Başkanı aslında Kudüs’ün kendileri için de kutsallığını düşünmeden bu kararı alır mı? Ya da Amerikan diplomasisi zaten bu bölgede kendilerine karşı bu kadar düşmanlık varken bu adımı atar mı?

PROJEKSİYON

Burada, yukarıda bahsettiğimiz bazı Arap ülkelerinin samimiyetsizliği ve bağımlılığının bundan sonra ne şekil alacağının öngörüleri üzerine çalışılmış bir projeksiyon söz konusudur. Yani içerideki çatlağı gören ve ileride buradan yeni politikaları yönetebileceğini düşünen bir projeksiyon.

Zaten bu son 36 saatte çok geçmeden Mısır ve Suudi Arabistan kendisini açık etti.

Beklenmedik şekilde sanki bölgenin kalbinde değiller de İzlanda açıklama yapıyormuşcasına yumuşak çıkışlarda bulundular. ABD Başkanı Trump’ın Mısır ve Suud liderlerle ilk yurt dışı gezisinde ışıklı küre pozunu hatırlayın. O nedenle aslında şaşırmayın.

KUDÜS MİLLİ DAVA

Aslında Kudüs dini sembol olması ile birlikte bu bölgede her ülke için milli bir meseledir. Bizim için de böyledir. Çünkü; Bu kararla kırılma noktası aşıldıktan sonra her ülkeyi ilgilendirecek yeni her tür akla hayale gelmeyecek adımlar gelecektir. Bu nedenle azami dikkat gerekiyor.

HAFTAYA GÖRECEĞİZ

Bu nedenle de; haftaya İstanbul’daki İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi ve asıl sonrasında atılacak adımlarda Türkiye’nin çağrılarına kim nasıl yanıt verecek, ne adımlar atacak hep birlikte göreceğiz. Bu işlerin sadece açıklama yapmakla olmadığını Filistin davasının bunca yıl sonuçsuz kalmasında görmedik mi? Sadece “Batı istemiyor da ondan olmuyor Filistinlilerin istekleri” diye bahanelere sığınan bazı Arap ülkelerine bu kez bu samimiyetsizliklerini telafi etme fırsatı doğmuştur.

FIRSATÇI TERÖR

Ayrıca, bu süreç fırsat kollayıp ortalığı kan gölüne çevirmeye çalışan ve ülkeleri birbirine karşı getirmeyi amaçlayan terör örgütlerine de koz verecektir. O nedenle sağda solda şehirlerde terör eylemlerine kalkışabilecek örgütlere karşı da azami dikkat şart. Tabii buna, bu kisve altında ortalığı karıştıracak yabancı kirli gizli servis faaliyetlerine karşı da dikkatli olmak dahil.

ZOR TABLO

Bu süreçte en endişe ettiğim unsurlardan biri de Amerika veya diğer Batılı aktörlerin, Ortadoğu’da krize çözüm diye yola çıkıp da birbirini yemeye başlayacak Arap ülkelerinin arasında bir de arabuluculuğa başlaması… Katar krizinde olmadı mı?

Şu an Suudi Arabistan’daki duruma bakınca, Katar’a Arap ülkelerinin ablukasına bakınca, İran-Arap ülkeleri gerginliği akla gelince bu tablo insana maalesef uzak gelmiyor.

İnşallah yanılırız. Bu zorluklar aşılıp Kudüs’le ilgili nasıl birlik olunacak, işte asıl soru bu.

İşte bu açılardan, önümüzdeki dönemde Türkiye’ye gerçekten büyük rol düşüyor. Ama büyük ihtimalle tek başına kendi inisiyatifinde…

Kudüs gerçekten milli bir davadır. 1989’dan beri ABD’nin yılda sadece 1 dolar ödeyerek arazisini batı Kudüs’te hazır beklettiği büyükelçilik binasının yapımına da başlanması talimatı verildi dünkü kararla. Bu yıllar alabilir ama unutmayın bu süre Arap ülkeleri için de asıl birlik beraberlik gösterebilmeleri konusunda asıl sınav süresi olacaktır. Ve not edin, eğer bu birlik tek güç tek ses olma sağlanamazsa, şu an pusuda yatıp da, Amerika’nın ardından bazı ülkeler de cesaret bulup büyükelçiliklerini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımak için ortaya çıkabilir. Ve halen gözü yaşlı Filistin devletsiz kalırken…

Bir yanıt yazın