Dört mevsim;
kışın başka güzel toprak bembeyaz hava pırıl pırıl, ilk baharın yemyeşil toprak ağaçlar çiçek, güneş ışıl ışıl ve her yer mis gibi çiçek kokar yazın dalları basar kiraz ve koşturmacadan ve tepemizdeki güneşten bize kalan ekmek kavgamız.
Ve sonbahar, toprak ağaçlar uykuya hazırlanır …
Altın sarısıdır her yer ve yaprakların düşerken ki çıkardığı sesi daha hiç bir müzisyen notaya dökememiştir…
Dört mevsim her biri ayrı güzel ve bu şimdi bu mevsim o derin sessizlik ama bir ses var insanın içine içine akıp tarifi yapılması çok zor bir şekilde yüreğe huzur taşıyan o küçük şelaleden dökülen suyun sesi…
Çiftlikte avcıların ayak izleri var dereye inen ördekleri avlamak için pusu kuran avcılar…
İnsan yaşadıkça bir şeyi ezber ediyor; huzur kendi içimizde bütün mesele onu dışarı çıkarmak aranılarak bulunan şey değil “HUZUR”…