Esed rejiminin İdlib’de Türk ordusuna yönelik bir ayda 59 şehit vermemize sebep olan alçak saldırılarının ardından Türk-Rus ilişkileri ve Suriye’nin geleceği dahil sürecin kaderini şekillendirecek zirve dün Moskova’da gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya lideri Vladimir Putin’in başkanlığında 6 saate yakın süren toplantının ardından bir mutabakat yayınlandı.

İki liderin kısa açıklamaları sonrası mutabakat ateşkes temeli üzerine kurulu olmak üzere iki ülke Dıişleri Bakanları tarafından seslendirildi.

Bu zirve ile ilgili çok şey yazılıp çizildi ancak somut olarak söylenebilecek hassas noktaları öncelikle dile getirelim.

İlk olarak yakın dönemde yaşanan ve bölgeyi savaşın eşiğine getiren kriz noktaları bundan sonra 2 ülke liderleri ve ilgili bakanları arasında anlık çözüme yönelik kırmızı telefon diplomasisi sistemi ile çözülecek.

Acil bir durum olduğunda olaylar büyümeden anında derecesine göre telefon diplomasisi devreye sokulacak.

Türkiye gözlem noktaları ve ileri karakollarını koruyacak, 6 Mart 2020 saat 00.01’den itibaren yürürlüğe giren ateşkes ile de bölgede bulunan askerlerimizin ayrıca sivillerin güvenliği büyük ölçüde teminat altına alınacak.

Ateşkes sürecinin devamlılığı yine en üst düzeyde telefon diplomasisi ile belli aralıklarla kontrol edilecek.

Eğer buna Esed rejimi de, işbirliği içinde olduğu İran milisleri de riayet ederse bugünden itibaren İdlib’de daha sakin ve ‘samimi’ bir coğrafya ile karşılaşabiliriz.

Ama tabii ki bu Türkiye’nin elini tetikten bırakacağı anlamına kesinlikle gelmiyor! Çünkü bu bölge bize kimseye güvenmememiz gerektiğini defalarca sayısız tecrübelerle öğretti.

Bundan sonra yine mutabakat sürecinde, önümüzdeki 7 günde iki ülke Savunma Bakanlıklarının M-4 karayolunun kuzey ve güneyinde 6’şar km’lik güvenlik koridoru tesis etmeye yönelik görüşmeleri de kritik rol oynayacak.

Bu bölgedeki ortak devriyelerde yaklaşık 50 km boyunca Rusya’nın, Türkiye’nin askeri varlığının da orada barış ve istikrar için bulunduğunu unutmadan sorumlulukla hareket etmesi önemli olacak.

Yani Türkiye’nin, Esed’in saldırılarında Rusya ile birlikte hareket ettiği kaygısı nedeniyle Moskova’ya güven duyması biraz zaman alacak. Yaşanan güven kaybı son dönemde telafi edilmesi açısından ciddi bir zaman alabilir.

LİBYA DA MASADAYDI

Dünkü görüşmelerde sadece Suriye değil Libya konusu da gündeme geldi. Rusya, Libya’da “Wagner” denilen paralı askerleri konusunda olumlu adım atacağı sinyalini verdi.

Genel anlamda dünkü Rusya ile yapılan anlaşma dikkatli bir iyimserlik içinde olumlu değerlendirilebilir.

Ümit edelim Rusya bugüne dek pek göstermediği iyi niyeti bu kez hissettirsin, tabii bunun sadece dilek olduğunu hepimiz biliyoruz. Yoksa uluslararası ilişkilerde ve reel politikte bunun böyle olmayacağını hepimiz defalarca yaşadık, tecrübe ettik.

Genel anlamda bölgede ulusal güvenlik endişeleri paralelinde işimiz çok kolay değil, çok dikkatli olmamız gerekiyor. Kendimizden başka kimseye güvenmememiz gerekiyor.

O nedenle en azından belli meselelerde ortak paydada buluşabilmek dış dünyaya birbirini yiyen, içeride kavga eden görüntüsü vermemek çok ama çok önemli.

Birbirimizden nefret etsek de, en azından bu konularda derdimiz ve tek ortak paydamız Türkiye olsun. Sağlıcakla kalın.

Bir yanıt yazın