Özellikle FETÖ’nün devlet mekanizmasının içinde güçlendiği yıllarda, kumpasların zeminini hazırlamak için ortaya atılan yalanlardan bir tanesi çok etkili oldu. Hitler’in ünlü Enformasyon Bakanı Goebbels’in “Büyük Yalan” teorisinin tipik bir örneği olan bu yalan “17 bin faili meçhul” yalanıdır.

Dün bir televizyon programındaki konuklardan biri, Türk devletinin kendisine ve tarihine kinini, nefretini kusarken bilinç altını ortaya çıkardı ve “Türk devletinin katil” olduğunu ileri sürdü, 17 bin yalanını yeniden dile getirdi. Açık söyleyelim, bu çok ama çok büyük bir yalandır. Bilmeden söyleyene köşe yazdırılmaz, stajyer muhabir olarak en baştan eğitim verirsin. Bu yalanı bilerek dillendiren ise açık açık PKK ve FETÖ terör örgütlerinin propaganda mekanizmasına hizmet ettiğini söylemek gerekir.

Veriler de bu yalanı çok net ortaya koymakta. Bakın devletin raporlarına değil, bizzat bu yapılara yakınlığıyla bilinen İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) raporlarına başvurarak. İHD’nin  1989-2018 yılları arasındaki tüm yıllık raporlarda “Faili Meçhul Cinayetler” başlığı altında, o yıl işlendiği belirtilen faili meçhul cinayetlerin sayısı ve olayın ayrıntısı yer almakta. Bu yılları tek tek tablo aşağıya ekliyorum:

Bu cinayetlerde sanmayın ki, sadece PKK terör örgütünün yandaşları veya devlet görevlilerinin işlediği ileri sürülen cinayetler yer alıyor. Bu cinayetlerde, AK Partili’den Hüda Par üyelerine kadar çok sayıda cinayet de yer alıyor. Örneğin 2014 yılı raporunda yer alan birkaç faili meçhul cinayet örneğini hatırlatalım:

– 10 Ocak 2014’te, Şırnak’ta evinin önünde kimliği belirsiz kişi veya kişilerin silahlı saldırısına uğrayan geçici köy korucusu Hasan Caner (44) ağır yaralı halde kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

– 8 Ekim 2014’te, Mardin Dargeçit Umutlu köyü yakınlarında 7 Ekim günü köylüler tarafından yaralı halde bulunan ve Dargeçit Devlet Hastanesine getirilen Eshan Akdoğan yaşamını yitirdi.   

– 17 Ekim 2014’te Van’ın Tuşba İlçesi’nde HÜDA-PAR destekçisi olduğu belirtilen Muhammed Latif Şener (66) adlı kişi işyerinden evine giderken kimliği belirsiz kişilerce ensesine sıkılan kurşunla yaşamını yitirdi.

– 7 Kasım 2014’te, Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde Abdullah Budak (22) kimliği belirsiz kişilerce Karataş Sokak’ta başından tek kurşunla vurularak öldürüldü. Cinayeti “Botan Şehît Rêber Timi” adlı bir grup dağıtığı bir bildiri ile 8 Kasım 2014’te üstlendi.

Yine benzer şekilde 2012 raporunda da bazı cinayetler not düşülmüştür:

– 19 Ocak 2012’de Hakkâri’de Bulvar Caddesi üzerine döşenmiş bombanın polis servisinin geçişi sırasında patlatılması sonucu ağır yaralanan Zeki Yeşil kaldırıldığı Hakkâri Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Patlamada yedisi polis memuru 27 kişi de yaralandı.

– 4 Mart 2012’de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrasında Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde Siyasi Şube Müdürü olarak görev yapan eski Asayiş Daire Başkanı Hasan Eryılmaz (63) Ankara’da İncek Bölgesi’nde aracıyla seyir halindeyken kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından durdurularak başından tek kurşunla öldürüldü.

– 2 Nisan 2012’de, Elazığ’da bir haftadır kayıp olan Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görevli kadın doğum uzmanı 47 yaşındaki Doç. Dr. Bilgin Gürateş’in   Gümüşkavak Mahallesi’nde cesedi bulundu. Elleri ve ayaklarının bağlı, boynunda ip bulunduğu ve kasığından tabanca ile vurulduğu belirlenen Gürateş’in yüklü miktarda borçları nedeniyle tefecilerin eline düştüğü ve borç- alacak yüzünden öldürüldüğü üzerinde duruluyor. Cinayeti itiraf ettikleri öne sürülen gözaltındaki 2 şüphelinin polisteki sorgusu ise devam ediyor.

– 16 Mayıs 2012’de Şırnak’ta AKP Merkez İlçe Başkan yardımcılığı görevini yürüten Ali Kılınç (48) evinden çıktığı saatlerde kimliği belirsiz kişi veya kişilerin açtığı ateş sonucu ağır yaralı halde kaldırıldığı Şırnak Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.

– 17 Ağustos 2012’de Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde silahlı saldırıya uğrayan AKP Şırnak Milletvekili Mehmet Emin Dindar’ın kardeşi Ramazan Dindar ağır yaralı halde kaldırıldığı Cizre Devlet Hastanesi’nden Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilirken yolda yaşamını yitirdi.

Raporları okuduğunuzda, bunlar gibi birçok cinayetin işlendiğini, büyük ihtimalle terör örgütünün saldırılarında hayatını kaybeden insan sayısının hiç de azımsanmayacak bir sayıda olduğunu görebilirsiniz.Yani bu yalanın en çok sahiplenmesi gereken yapılardan bir tanesi bile somut bir şekilde “17 bin faili meçhul var” diyemezken, bazılarının bu şekilde konuşması, açık bir psikolojik savaş faaliyetinden başka bir şey değil de nedir?

Bir sonraki yazımıza bu konudaki devlet raporlarının ne dediğini aktaracağız…

Bir yanıt yazın