MANSUR YAVAŞ’IN SENET DAVASI

Seçim sürecinde adaylarla ilgili gündeme getirilen bu tip konular oluyor. Ankara’da 5 aday var ama yarışın Özhaseki ile Yavaş arasında geçeceği kanaati hakim.Tabi bu iki isim çok konuşulduğu için haberlerde de ön plana çıkıyor.

Bağımsız yürüyen yargı sürecine saygımız sonsuz. Ancak bunun iki tane unsuru var. Biri seçil ya da seçilme devam eden bir yargı süreci daha olabilir. Bir de bu tip olayların adaya pozitif ve negatif etkilerine ayrı ayrı bakmak lazım.

Bazen bir konunun çok fazla gündeme gelmesi adaya yarayabilir. Bir mağduriyete döndürebilirse eğer aday. Mansur Bey çok sert bir açıklama yapacak. Sitemkar ama içi de doldurulmuş hukuki ifadelerle süreci anlatacak. CHP’lilerle arasında bir istişare mekanizması da yürütülmüş bu arada.

Burada bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Mansur Bey ile tüm adaylar arasında Türkiye’nin özlediği bir şey var; Ekranlarda adayları görebilmek. Keşke böyle bir şey olabilse de herkes izlese adayları ekranlarda. Sen şunu yapıyorsun, ben bunu yapıyorum vs. gibi. Biz bunu çok eskilerde bıraktık. Keşke yine aynı ekran üzerinden seçmen adayları izleyip karar verebilse. Ama tüm adayların aynı anda ekranda olması lazım. Sadece Özhaseki ve Yavaş olursa diğer adaylara haksızlık olur.

‘CHP Mansur Yavaş’ta ısrar edecek mi?”

Ömer Çelik’in ‘CHP Mansur Yavaş’ta ısrar edecek mi?” sorusuna gelince. CHP bu saatten sonra vazgeçmez.

TAKSİM’DE EZANIN ISLIKLANMASI İDDİASI

Böyle durumlarda orada bir kalabalık var. Türkiye’nin karıştırılması için çok profesyonel provokasyonlar anında boy gösterebiliyor. Oradaki tüm kalabalıktan ziyade, onları niyetin ötesinde provoke edecek gruplar olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Gezi olaylarında da bunu hatırlıyoruz. Gezi olaylarında Atatürk ile Öcalan’ın fotoğraflarını yan yana taşıyıp bu ülkede birlik olsun denilip çok provokatif, çalışılmış senaryolar uygulandığını da görmüştüm.

Herkesin günahını almayalım ama herkesin barut fıçısı gibi hiçbir şeye katlanamıyoruz. Hiçbir şeye tolere kalmadı. Şu seçim sürecini akıl sağlımızı yitirmeden ve hiçbir provokasyona düşmeden, çünkü seçimden sonra hepimizin dertleri ortak. Hepimizin sorunları, ülke, siyaset, ekonomi ortak. Beraber yenmek için şu 20 günü akıl sağlığımızı, sağduyumuzu yitirmeden ve hassasiyetlerimizi de koruyarak geçirmemiz lazım.

YENİ PARTİ VE ABDULLAH GÜL

Mehmet Özhaseki, Abdullah Gül’le ilgili çok bilgiye dayanarak konuşan bir siyasi isim. Çünkü çok yıllarını siyasette birlikte Kayseri merkezli yürüttüler ve çok da yakındılar aslında. Abdullah Gül’ün son basın toplantısından sonra aslında ipler, hatlar koptu ama en doğru bilgileri yine Özhaseki alır Gül’ün yakın çevresinden.

Yakın çevresi sözü gazetecilikte çok anlama gelir. Bazen kendisiyle konuşursun, bazen gerçekten yakın çevresi ile. Yine yakın çevresinden duyduk diyelim.

Mehmet Özhaseki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına geçtiği günlerde parti lideri Ahmet Davutoğlu mu olacak, bir başka isim mi olacak belirsizliğinin sürdüğü günlerde kendisi bizzat bir rüya takımı kurulsun istemişti. Abdullah Bey tekrar başbakanlığa gelsin, Köşk’te Erdoğan, Başbakanlıkta Gül otursun ve eski günlerdeki gibi takım olsunlar diye düşünenlerdendi. Hatta bu konuda girişimleri olduğu da konuşulmuştu. Tabi son seçimlerde yaşananlardan sonra o girişimler havada kaldı. Abdullah Bey’in partiyle bağı da koptu.

31 MART SONRASI PARTİLERDE NELER YAŞANIR?

Seçimden sonra bir sürü partide liderler ve alternatifleri konuşulacak sonuçlara bağlı olarak. Sonuçta başarılı olan için bir şey konuşulmaz ama netameli her sonuçta liderler hakkında her şey ortaya atılacaktır. AK Parti’nin genel oyuna bakılacak Türkiye’de bir seçime ihtiyaç var mı yok mu diye. CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun aldığı oy oranına bakılacak. Muharrem Bey şimdi partisine destek veriyor ama çıkacak sonuç kötü olursa herkes ‘bu sonuç ne” diyecek. İyiyse kimse bir şey demeyecek ama kötüyse herkes konuşacak. Siyasetin doğasında bu var. O zaman insanlar yeni parti olabilir mi? Parti lideri kim olur? Gazetecilikte tahminler, temenniler ve gerçek haberler vardır. Şu anda tahminler ve temenniler arasında bir yerdeyiz yeni parti konusunda. Tahmin ve temenni var ama birinci muhataplardan şu ana kadar bir açıklama yok.

KOYU BİR KAMPLAŞMA VAR

31 mart sonrası ne olacak?

İnsanlar çok gergin, bir tahammülsüzlük var. Bizim bunları aşmamız lazım. Çok koyu bir kamplaşma var. Siyasette de futbolda da var. Bir katlanamazlık, her maçı savaşarak alma çabası… Örneğin ‘savaşa çıkıyoruz’ ifadesi kullanılıyor maçlardan önce.

Ne oluyoruz yahu? Dünyada böyle değil. İnsanlar yan yana oturuyor. Birbirinizi kızdırabilirsiniz ama döner bıçağı ile maça gelmenin bir izahının yapılması lazım.

Biz siyaseti şunu bunu yani her şeyi çok abartıyoruz. Ama sorunlarımız ortada duruyor. Sorunları beraber çözebiliriz. Eleştirebiliriz. Eleştiriye de açık olmak lazım. Türkiye’de kimse eleştiriyi kabul etmiyor. Bu iktidar için de geçerli, muhalefet için de, medya için de. Herkes en doğruyu yapıyor, diğerleri yanlış. Biz böyle yaşayamayız. İyiye iyi, yanlışa yanlış, doğruya doğru demek gerekiyor. Benim yaptığım her şey doğru. Böyle bir şey olabilir mi? Herkes kendi yaptığının doğru olduğunu düşünüyor. Buna biz medyada dahil. Kimse kabul etmiyor yanlışını.

SON 10 METRE PSİKOLOJİSİ

Seçmen sandığa gittiğinde, pusulayı aldığı yer ile mühürü basacağı yer arasında 5-10 metrelik bir mesafe var.

O 10 metreye kadar farklı duygu ve düşüncelerle gidiliyor.

Son on metre psikolojisi olarak tanımlanan yerde borç var, kredim var, çocuğun okul taksitleri, işten atılmamam lazım, hayatımı, düzenimi devam ettirmem lazım gibi düşünceler hakim oluyor.

İşte siyasi partilerin o son on metre psikolojisine hitap etmesi lazım ki insanların oylarında belirleyici olsunlar.

Çünkü insanlar öncelikle kendi geleceklerini düşünüyorlar. Oraya dokunan siyasi partiler kazanacak.

Herkes geleceğini görmek istiyor, iyi görmek istiyor.

Bir yanıt yazın