Değerli dostum adliye muhabiri Can Özçelik’in yeni kitabı “FETÖ Borsası”na daldım bugünlerde. Özçelik, önceki iki kitabında da bu alçak terör ve casusluk örgütlenmesinin yargıda yaptıkları ile örgüt elebaşını anlatmıştı. Özçelik bu kitabında da, FETÖ ile mücadeleye zarar veren FETÖ borsası ile ilgili açılan soruşturma dosyalarında yer alan çarpıcı bilgilere yer verdi. Kitaptaki bilgilerin arasında, yarın şehit edilmesinin 17’inci yıldönümü olan Necip Hablemitoğlu ile ilgili bir bilgi de yer almaktaydı. 

Bilindiği üzere Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu şehit olmuştu. Hablemitoğlu, o dönem Alman vakıfları ve Fetullahçı yapılanmanın özellikle Emniyetteki örgütlenmesi üzerine yaptığı çalışmalar ile biliniyordu. 

Can Özçelik’in kitabında yer alan bilgiye göre, Fethullahçıların bir istihbarat ve terör örgütü olduğunu Türkiye’ye ilk kez duyuran Necip Hablemitoğlu, 2002 yılında eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmenin ayrıntılarına geçmeden önce, bu sürecin bu görüşmeye nasıl geldiğini kitaptan aktarmak gerekecek. 

“Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, Necip Hablemitoğlu’nun Fetullah Gülen ve örgütü hakkında yaptığı çalışmayı çok önemli isimlere anlattığını ve tehlikeye dikkat çektiğini söyleyecekti. Barkın, Hablemitoğlu’nun o dönem Abdullah Gül ile görüştüğünü belirtiyor ve bu görüşmeye ilişkin tanıkların olduğunu söylüyordu. 

Avukat Ersan Barkın, Fetullahçıların o dönem Köstebek kitabının basılmasını engellemek için örgütün ‘Türkiye İmamı’ Mustafa Özcan aracılığıyla, Necip Hablemitoğlu ile görüşmeyi talep ettiğini söyledi. 

Barkın, bu görüşme için Özcan’ın eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın ve o dönemin AK Parti Milletvekili Ramazan Toprak’tan aracı olmasını isteğini anlattı.

Avukat Ersan Barkın, Fetullahçıların Necip Hablemitoğlu ile görüşme talebini ve buna aracı olan kişileri şöyle anlatacaktı:

Bize Necip Hablemitoğlu’ndan aktarılan ve doğruluğu sorguya mahal vermeyecek bilgimiz; kitabın basılmasının engellenmesi talebine dayalı olarak, kendisine böyle bir görüşme isteğinin, dönemin AKP milletvekili Ramazan Toprak ve Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın aracılığıyla 2002 Haziran ayında geldiği… Ancak bu isteğin Necip Hoca tarafından kabul görmediği yönünde.

Hablemitoğlu cinayetinden sonra da Ramazan Toprak’ın, Şengül Hablemitoğlu’nu hem e-posta hem de telefonla arayarak görüşme talebini yinelediğini söyleyen Avukat Ersan Barkın “Ancak Şengül Hablemitoğlu bu görüşme taleplerinin hiçbirine yanıt vermedi. Bu bilgileri Hablemitoğlu suikastı soruşturmasını yürüten savcılık makamıyla da paylaştık” dedi.

Necip Hablemitoğlu: Politika Yapmak İstiyorum

Bu önemli ayrıntıyı öğrendikten sonra önce eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın’ı aradım. 

Uzun uğraşlar sonucu iddiaları Şıvgın’a sorduğumda avukat Ersan Barkın’ın da bahsettiği görüşmeyi doğruladı.

Şıvgın, Hablemitoğlu ile tanışmasını ve sonrasında yaşanan gelişmeleri şöyle anlatacaktı:

Ben Necip Hablemitoğlu ile İstanbul’da bir konferansta tanıştım. Hablemitoğlu bana ‘Sizinle görüşmek istiyordum’ dedi. Daha sonra Necip Hablemitoğlu, Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak ile bana gelerek iki büyük projesinden bahsetti. Bana ‘Biri Alman Vakıfları diğeri Fethullah Gülen ile ilgili iki konuda çalışıyorum. Her ikisi de bana askerler tarafından verildi. Bunlar milli meseleler’ dedi.

Ben de kendisine ‘Bunlar netameli konular, gerekli güvenlik tedbirlerini almadan bu tür çalışmalarda bulunmanız doğru olmaz’ dedim.

Benimle görüşmenin ardından tam çıkarken kapıda bir arkadaşımla karşılaştım. Bana ‘Bunlar kim’ dedi. Ben arkadaşıma konuyu anlatınca, o arkadaşım ‘Hablemitoğlu böyle bir konu üzerinde çalışıyor’ diyerek Mustafa Özcan’a haber vermiş. Daha sonra bana müracaat ettiler. Bunların üzerine de Ramazan Toprak ve Hablemitoğlu’nun onlarla görüştüğünü tahmin ediyorum.

‘Necip Hablemitoğlu’nun Abdullah Gül ile yaptığı görüşmede oradaydım’ diyen Halil Şıvgın, görüşmeyi de şöyle açıklayacaktı:

Necip Hablemitoğlu bana ‘Ben politika yapmak istiyorum’ diyerek benden yardım istedi. Ben de kendisine ‘Herhangi bir parti ile bağlantım yok, size yardım edecek durumda değilim. Ramazan Toprak ile beraber çalışıyorsunuz, onunla konuşun’ yanıtını verdim.

Ramazan Toprak, AK Parti içinde önde olan biriydi. O dönem Ramazan Toprak ve Necip Hablemitoğlu Abdullah Gül ile randevu almışlar, bana da ‘Siz de bu toplantıda bulunun’ dediler. Ben de nezaketen gittim. O görüşmede de Necip Bey, Abdullah Gül’e bazı tavsiyelerde bulundu ve Fethullah Gülen ile ilgili yaptığı çalışmaları anlattı. Hatırlayabildiklerim bu. 

Ardından adı geçen Ramazan Toprak’a da bir söz hakkı vermek istedim. Kendisine cep telefonundan ulaştığımda iddialarla ilgili görüşünü sordum.

Ancak ilginç bir yanıtla karşılaştım!

Ramazan Toprak, ‘Ben o defteri kapattım. Konuşmak istemiyorum’ dedi!”

Dikkat çekici bir bilgi. Çünkü o dönem Hablemitoğlu’nun çalışmalarına en sert muhalefeti yapan iki isimden biri Abdullah Gül… Abdullah Gül, Hablemitoğlu’nun, özellikle 1999 yılından itibaren FETÖ’cüler ile ilgili yaptığı çalışmalar ve onların “CIA bağlantılı ajanlar” olduğu yönündeki vurgularına Zaman gazetesi üzerinden tepki göstermişti. O dönem Fazilet Partisi Kayseri Milletvekili olan Gül, 7 Ocak 2001’de FETÖ’nün yayın organı Zaman’a yaptığı açıklamada, Gülen’e yönelik CIA ajanı suçlamasına itiraz etmiş “Fethullah Hoca Türkiye’nin en yerli insanlarından birisidir” demişti. Gülen’i Türkiye’ye dünyaya en büyük katkısı bulunan bir insan olarak gördüğünü ifade eden Gül, “Herkes Türkiye içinde çalışırken o Türkiye’yi Türkiye dışına taşıyan Türkiye’nin tanınması için uğraşan yabancı elitler tarafından sevilmesine neden olan insandır. Bunu yapan insana bu tür iftiralar yakışıksızdır” diye konuşmuştu.

Can Özçelik’in kitabını siyasi düşüncelerden arınarak okumanızı tavsiye ederim. Çünkü FETÖ ile mücadele siyasetin çok çok üstünde, hepimizin geleceğiyle ilgili bir konu…

Bir yanıt yazın