İstanbul’un yeni Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu mazbatasını aldı. YSK henüz kesin bir açıklama yapmadı ancak İmamoğlu çalışmalarına başladı. Biz de elbette YSK kararını beklemekle birlikte, hayırlı uğurlu olmasını dileriz. Ekrem İmamoğlu’nun belediye ilgili tartışılan bazı icraatları haricinde arka arkaya iki söyleşisi gündeme geldi. İlki, Mesud Barzani’nin liderliğindeki yapılanmanın yayın organı Rudaw’a, ikincisi de Kıbrıs Rumlarının yayın organı KİPE’ye verdiği söyleşiler.

Rum basınına “Kıbrıs’ta barış istediğini” dile getirmiş. Bu konuda sadece “Nasıl bir barış” istediğini açmasını bekleyerek esas olarak değinmek istediğim Rudaw söyleşisine dönmek istiyorum. Orada genel ifadelerin arasında, herkes gibi şu bölüm oldukça dikkatimi çekti: “… Sayın Demirtaş’ın siyasette aktif olduğu dönemde çizdiği çizgiyi beğenenlerden biriydim. Gerçekten de barışçıl, uzlaşmacı ve evrensel değerleri öne çıkaran dili vardı. Bundan da çok mutluluk duydum. Hatta kendi adıma bunun Türkiye için bir fırsat olabileceğini ve birçok duvarı yıkabileceğini de dile getirdim. Bugün de hala aynı kanaatteyim. O dilin geçerli olduğu bu ülkede çok daha mutlu olabileceğimizi görüyorum.”

Sayın İmamoğlu, Selahattin Demirtaş’ın bir çizgisinden bahsetmiş ve bu çizgiyi beğendiğini söylemiş. Ayrıca Demirtaş’ın kullandığı dilin geçerli olması halinde bu ülkede çok mutlu olabileceğimizi ileri sürmüş. Ben Demirtaş’ın geçmişte çokça paylaşılan “Biz daha Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz heykelini” sözünü hatırlatmayacağım. O zaten biliniyor. Benim Demirtaş’ın ve başkanı olduğu partinin çok daha yakın bir zamandaki “çizgisi” ve “dilini” gösteren birkaç örnek paylaşmak istiyorum.

Dönem, hendek/barikat mücadelesi dönemidir. Türk Devleti, PKK’nın her türlü istismarı yaptığı Çözüm Süreci’ne nokta koyup, 24 Temmuz 2015 itibariyle terör örgütüne harekata başlamıştır. Önce sınır ötesi ve sınır içindeki kırsal bölgelerde terör noktaları temizlenmeye başlamış, ardından şehir merkezlerindeki terör yuvalanmalarının üzerine gidilmiştir. Yaklaşık bir yıl süren bu operasyon döneminde 793 güvenlik görevlimiz terörist saldırılarında şehit olurken, 314 vatandaşımız da hayatını kaybetmiştir. Aynı dönemde 4 binin üzerinde güvenlik görevlimiz ve 2 binden fazla vatandaşımız yaralanmıştır.

Bu süreçte Türkiye bir bütün halinde terör örgütüne karşı mücadeleyi destekledi, bir kesim hariç: Selahattin Demirtaş liderliğindeki HDP çizgisi ve dili. Bu çizgi, 24 Temmuz itibariyle başlayan harekatlara karşı duruşunu çok net ortaya koyarken, Kürt kökenli vatandaşlarımızı da terör örgütü PKK’nın yanında Türk askerine ve polisine karşı mücadele etmeye çağırdı. Selahattin Demirtaş, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasında sürekli olarak “PKK’nın hendek ve barikat politikasına partimiz ve şahsım hep karşı durdu” diye propaganda yapmasına rağmen arşivler öyle söylemiyordu. Size, PKK’ya karşı 24 Temmuz 2015 tarihinde başlatılan operasyonlar sürecinde, özellikle hendek barikat mücadelesiyle ilgili bu partinin üst düzey isimlerinin ve bu siyasi yapıya yakın örgütlenmelerin, PKK’nın yayın organına yansıyan bazı açıklamalarını aktarmak istiyorum (NOT: Arabaşlıklar tarafımdan anlam bütünlüğü bozulmadan düzenlenerek atılmıştır):

“HER YERDE DİRENİŞİ YÜKSELTİN”

– Demokratik Toplum Kongresi (DTK) açıklaması:Tüm halkımızı bulunduğu her yerde direnişi yükseltmeye, bu gerici hükümete karşı demokratik kazanımlarını korumaya, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kırmak için aktif mücadele etmeye çağırıyoruz.” (DTK’den direnişi yükseltme çağrısı, ANF, 25 Temmuz 2015)

– Selahattin Demirtaş: “Halkın öz yönetiminden daha meşru bir şey olamaz. (…) Halkın sesine kulak vermek ve öz yönetimi güçlendirecek tartışmaları yürütmekte fayda var.” (Demirtaş: Öz yönetim kararı meşrudur, ANF, 23 Ağustos 2015)

“ONURLU BİR DİRENİŞ”

– “(Teröristlere yönelik operasyonlar kastedilerek) Cizre’deki katliamlara da dikkat çeken (Selahattin) Demirtaş şunları söyledi: ‘Şu saatlerde onurlu bir direnişi ortaya koyanlar katliamlara ve savaş konseptine karşı bir bütün olarak bedenlerini siper eden Cizre, Silopi, Varto, Silvan, Şemdinli, Nusaybin’e selam gönderiyorum.’” (Demirtaş: Bu halkı yenecek silah daha icat edilmedi, ANF, 5 Eylül 2015)

– Selahattin Demirtaş: “PKK’ye “geri çekil” demek, çözüm değildir. Çözüm sürecine dönülürse, Öcalan dahil edilirse o zaman daha etkili olur.” (Demirtaş: Hendeklerin olduğu yerde değil, batıda oyumuz düştü, ANF, 5 Kasım 2015)

“SİLVAN’DAKİ HENDEK DİRENİŞİ ÇOK GÖRKEMLİ”

– Selahattin Demirtaş: (Silvan’daki hendeklerdeki PKK’lıları kastederek) “Direniş de çok görkemli ve anlamlı. Ortada devletin elindeki büyük gücü ve imkanlarıyla yürüttüğü savaşa karşı muazzam bir halk direnişi de var. Bu halk direnişine herkes sahip çıkmalı. Direnişin saldırıdan daha görkemli olduğu unutulmamalı. (…) Yüz yıllık Kürt ve Kürdistan sorununun, statüsünün nasıl yaşanacağına dair bir süreçten geçiyoruz. Silvan lokal bir konuyla ilgili direniş göstermiyor. Kürt halkının özgür geleceği ile ilgili bir duruş, direniş ortaya koyuyor. Kürdistan halkının özgür geleceği ile ilgili bir direniş yapılıyor. Herkes direnişi bu şekilde görmeli ve Silvan’ı sahiplenmeli.” (Demirtaş: Herkes Silvan halkının direnişini sahiplenmeli, ANF, 11 Kasım 2015)

– “Cizre’de, Nusaybin’de yapılan direnişin bütün Türkiye halklarının demokratik bir idari sistemle tanışması için ortaya koyduğu meşru bir direniş olduğunun altını çizen ve yapılması gerekenlerin Dolmabahçe Mutabakatı’nda yer aldığını ifade eden (HDP’li İdris) Baluken, halkı da direnişe destek vermeye çağırdı.” (Baluken: Kurulan ölüm ablukası direnişle kırılacak, ANF, 19 Kasım 2015)

“HENDEK MÜCADELESİ İÇİN DUA EDİN”

– DTK Eşbaşkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak, HDK Eşsözcüsü Ertuğrul Kürkçü, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın ortak açıklaması: “Bir kere bugün geldiğimiz aşamada sorun artık hendek sorunu olmaktan çıkmıştır. Daha da büyüyen halkımızın özgürlük taleplerini tümden tasfiyeye yönelmiştir. Öz yönetim talebi bir haktır, bu uluslararası sözleşmelerde de tamamen güvenceye alınmış bir talep ve haktır ve meşrudur. Biz DTK ve bütün kurumlarımızla bu mücadeleyi sahipleniyoruz.”

Selahattin Demirtaş (Aynı toplantıda yaptığı açıklama): “Bir kez daha zulmün tekrarlanmasına izin vermeyeceğiz. Öyle hendek çukur diyerek küçümseyenler şunu bilsin. O Kenan Evren’in yürüttüğü tanklara karşı direnenler vardı, kim kazandı… Çok şükür o tanklara karşı direnenler var. Erdoğan darbe yaptı diye ona yalakalık mı yapsaydı, eteğine yapışıp çözüm mü dilenseydi. Çok şükür, onbinlerce yiğit kahraman bu darbeye karşı direniyor. Onbinlerce asker gönderiyorsan demek ki orada hendek yok halk var. Halk her yerde direniyor direnecek de. Öyle büyük zafer nidalarıyla konuşmayın. Utanç duyulacak bir durumdasınız. Daha elinizde tek bir çözüm yok planı yok, şehirlere tank sokmuşsunuz, çıkmışsınız yeni anayasadan demokrasiden bahsediyorsunuz. (…) Gençler (teröristler kastediliyor) hendek kazıyormuş. Başka bir yol gösterin ne yapsınlar, kime şikayet etsinler. Herkes bu mücadelede yapabileceği yerde katkı sundu. Hiçbir şey yapamıyorsanız dua edin, hiçbir şey yapamıyorsanız yaradana yalvarın hiç değilse direnenlerin yanındaydım diye tarihe not düşün.” (DTK, HDK, HDP, DBP eşbaşkanları: Direneceğiz ve kazanacağız, ANF, 18 Aralık 2015)

– Dönemin HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen: “Hükümet temsilcileri, bizim hendekleri meşrulaştırdığımızı söylüyor. Hendek kazanların bizim meşruiyet söylemlerimize ihtiyacı yok. Ona ihtiyaç duymuyorlar. Daha önemlisi güvenlik güçlerinin uygulamaları hendekleri meşrulaştırmaya yetiyor.” (Bilgen: Biz değil polisin uygulamaları hendekleri meşrulaştırıyor, ANF, 21 Aralık 2015)

“HENDEK DİRENİŞTİR”

– Selahattin Demirtaş: “Bugün Kürtlerin küçümsediğiniz barikat, hendek dediğiniz şey darbeye karşı direniştir.” (Demirtaş’tan Türkiye toplumuna çağrı: AKP’ye karşı sesinizi çıkarın, ANF, 22 Aralık 2015)

– Dönemin HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ: “Ortada uzunca bir süredir devam eden bir halk mücadelesi ve hak direnişi var. Özyönetim ilanları ve özyönetim direnişi tarihsel ve güncel bir hak direnişidir. 30 yılı aşkın bir süredir devam eden Kürt halk direnişinin iki boyutu var. Birincisi; Kürt halkının ulusal haklarının ve kimliğinin güvence altına alınması, tanınması. İkincisi; Türkiye’nin demokratikleştirilmesi mücadelesi. Her ikisi de yerel ve evrensel düzeyde bütün halkların hakkıdır. Özyönetim ilanlarıyla birlikte öne çıkan hak talebi de budur. Siyasi iktidar tarafından bu hak talepleri hep maniple edildi, terörize edildi. Bu açıdan bakıldığında hendeklere sıkıştırılamayacak kadar yerel ve evrensel düzeyde hak mücadelesi yürütülüyor.” (Yüksekdağ: Özyönetim direnişi darbeye karşı sivil direniştir, ANF, 24 Aralık 2015)

“HENDEKTEKİ, BARİKATTAKİ DURUŞ VE KAVRAYIŞ”

– Selahattin Demirtaş: “Özyönetim insanın onuruyla ilgili bir konudur. Köle gibi mi, yoksa insan onuruyla mı yaşayacaksınız? Öz yönetim küçümsenemez, katliama karşı hendekteki, barikattaki duruş ve kavrayıştır. Bunu aklından bile geçirenleri yok edeceğim, diyenlere hendek, barikat çok değil.” (Demirtaş: Direniş zaferle sonuçlanacak; Kürtler siyasi irade olacak, ANF, 26 Aralık 2015)

– Selahattin Demirtaş (HDP Grup Toplantısı’nda): “Cizre’ye, Sur’a, Silopi’ye direnen bütün halkımıza sevgi ve selamlarımızı iletiyoruz.” (Demirtaş: Direnirsek biz, direnmezsek faşizm kazanacak!, ANF, 12 Ocak 2016)

“ÖZ YÖNETİM” ADI ALTINDA HENDEK SAVUNMASI

– Figen Yüksekdağ: “(Kürt halkı derken Kürt yurttaşlarımızı değil teröristleri kastediyor) Kürt halkı tarihsel bir taleple direniyor. Bizler için yerel demokrasiyi, öz yönetimleri savunmak demokrasi programını savunmanın bir gereğidir. Bugün her yerde demokratik değerleri hayata geçirecek yürüyeceğiz. Kendimizi yeniden örgütleyerek bu süreçte yürüyeceğiz.” (Demirtaş ve Yüksekdağ “hep birlikte direnişe” çağırdı, ANF, 31 Ocak 2016)

– Selahattin Demirtaş: “(PKK’lı teröristleri kastederek) Kürt gençleri hendek ve barikat kurdukları için Ankara’da “her türlü vahşeti yapabilir” anlayışı var. Kürt gençleri senin Sarayı’nda mı hendek kazmış, barikat kurmuştur? Kürt gençleri senin katliam emirlerini durdurmak için hendek kazmıştır, barikat kurmuştur.” (Demirtaş: Kürt halkının özgürlüğü için dimdik duracağız!, ANF, 20 Şubat 2016)

Bu mücadeledeki bütün şehitlerimizi ve ölen vatandaşlarımızı rahmetle anarak sayın İmamoğlu’na sormak istiyorum: Sizin kastettiğiniz hangi çizgi ve dildi?

Bir yanıt yazın