“Bu parti Tayyip’in partisi değildir”

Bu ifade bana ait değil.

Bizzat Bülent Arınç tarafından 17 Haziran 2016 tarihli BBC Türkçe’den Rengin Arslan’ın sorularına verdiği yanıtlardaki ifadedir. 15 Temmuz’dan 28 gün önce yayınlanmıştır bu söyleşi.

Hani Arınç’ın sonrasında “Bana ahmak diyebilirsiniz. FETÖ’nün terör örgütü olduğu o gece anladım” dediği 15 Temmuz…

Bakın Arınç, o söyleşide neler söylemiş (Ara başlıklar tarafımdan atıldı):

BİNALİ YILDIRIM’A KUKLA SUÇLAMASI

“Siz benimle bir konuşma yapıyorsunuz, ben de spontane olarak bildiklerimi size söylüyorum. Ama benim yerimde sayın Binali Yıldırım otursaydı herhalde bu soruları alır, önce sayın Cumhurbaşkanımızla konuşur, sonra size cevap vermeye gayret ederdi. Benim böyle bir becerim olmadığı için ben sizinle doğrudan doğruya konuşabiliyorum.

“DAVUTOĞLU’NA DESTEK”

“Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bu konuları görüşmüştük. O da pek çok konuda hak verdiğini ifade etmişti. Hatta bir sözü vardır, ‘2013 şartlarına dönülürse niye olmasın’ diye. Ama sayın Cumhurbaşkanımız herhalde bu sözü pek beğenmedi.

FETÖ YAYIN ORGANININ YÖNETİCİLERİNE DESTEK

“Hidayet Karaca ve Ekrem Dumanlı vs ama iddianamelerine bakarsanız, gizli sırları ifşadan, devlete zarar veren faaliyetlerden ve casusluktan bahseden garip, inanılması mümkün olmayan birtakım iddianameler yazılmaya başlandı. Bunu zannediyorum paralel devlet yapılanmasıyla mücadele kapsamında bir gizli silahlı terör örgütü kapsamına sokabilecek faaliyetler olarak görüyor savcılar. Böyle dava açıyor. İddianamede suçlamalar korkunç. Bir de tutukluyorlar. Ondan sonra içeriden çıkmak da çok uzun yıllar alıyor.

“ERDOĞAN YOKKEN BEN VARDIM”

“(…) ben bu partinin kurucusuyum. Bu parti benim kucaklarımda yetişti. Parlamentodan grup başkanıydım. Yani Tayyip Erdoğan milletvekili değilken ben bu partiyi orada temsil ettim.

“SİYASET BOŞLUK KABUL ETMEZ”

“Söyleyeceğimiz o. Fakat siyaset boşluk kabul etmez. Bugün AK Parti’de işlerin iyi gitmediğini düşünenler varsa, artık bu partiden Türkiye’ye hayır gelmez, ben buna oy vermem diyenler varsa, çareyi çözümü onlar bulurlar. Su akacağı yolu mutlaka bulur.

“AK PARTİ ERDOĞAN’IN MAMELEKİ (MALVARLIĞI) DEĞİL”

“AK Parti’nin başarıları tek başına Recep Tayyip Erdoğan’ın başarıları değildir. Sayın Bekir Bozdağ’ın da kulağını çınlatalım. Bu parti Tayyip’in partisi değildir. Bu parti milletin bize bir emanetidir, hepimizin partisidir. Bir kişinin şahsi mameleki haline getirilemez.”

Buyrun…

O söyleşideki ifadeler bunlar.

Filmi ileri saralım. 15 Temmuz için en önemli analizlerden biri de şuydu: 15 Temmuz AK Parti’yi değil, Erdoğan’ı hedef aldı. Yani Erdoğan’sız bir AK Parti iktidarı…

Puzzle gibi düşünün birçok şeyi.

Şimdilik burada bu bölüme bir virgül koyup başka bir başlık açalım.

“KUMPASLARDAN YARARLANAN” ARINÇ

15 Temmuz sonrasında ne dediğini tekrarlayalım: “Bana ahmak diyebilirsiniz. FETÖ’nün terör örgütü olduğu o gece anladım.”

Hatırlayın: Arınç ismi, Türk devletinin/ordusunun en mahrem yeri olan Kozmik Oda’ya girilmesine yönelik kumpasın merkezinde yer almıştı. Güya Türk ordusunun şerefli iki subayı, Arınç’a suikast için onu takip ediyor, evinin etrafında keşif yapıyordu. Bunun yalan olduğu iki şerefli Türk subayının yakalandığı gün belliydi ama birileri bunu köpürttü de köpürttü. Arınç da bu köpürtmeye destek veren açıklamalar yaptı.

Sonrasındaki süreçte Türk devletinin en mahrem bilgilerinin bir hard disk içinde bir yerlere götürüldüğü de ortaya çıkmıştı.

O dönem kumpaslar neticesinde hedef alınan isimlerden biri olan emekli Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü’nün, yaşadıklarını anlatan “Kozmik Albay” kitabı geçtiğimiz günlerde Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından basıldı. Kitapta çok fazla detay var. Bunlar yazıldı.

Benim Arınç ile ilgili dikkatimi çeken bir detay oldu. O da, geçmişte birçok ilçede Kaymakamlık ve İçişleri Bakanlığı’nda Personel Daire Başkanlığı gibi görevlerde bulunan ve sonrasında siyasete atılıp 2011-2015 tarihleri arasında MHP’de milletvekilliği yapan, sonrasında da İyi Parti’ye geçen, bu yılın başında da vefat eden Hasan Hüseyin Türkoğlu’nün o dönem Arınç ile yaptığı görüşmenin detayları.

Albay Büyükköprü’nün de yakın arkadaşı olduğu için arkadaşının yaşadıklarını hazmedememiş ve bunun yalan olduğunu o dönem TBMM kulisinde görüştüğü Arınç’a aktarmış.

Gerisini, Türkoğlu’nun sözlerini 7 Kasım 2019 tarihli Korkusuz gazetesindeki köşesinde aktaran Ahmet Takan’ın satırlarından okuyalım:

“Arınç’a soruyorum ‘sana suikast yapılacağından emin misin’ diye. ‘Yok ya, böyle suikast mı olur. Hayır bana suikast yapılacağını düşünmedim’ diyor. ‘Peki o zaman ya savcıyla görüş ya da kamuoyuna beyanat ver; ya böyle saçmalık olmaz gibisine falan. Madem inanmıyorsun kapansın bu mevzu’ dedim. ‘Yok’ dedi, ‘kapattıramam’ dedi. ‘Ya niye kapattıramazsın. Bak insanlar bu yüzden depresyona giriyorlar’ dedim. ‘Yok ben bundan faydalanıyorum, devlet bundan, siyaset bundan faydalanıyor’ dedi.”

Türk devletinin bu kumpastan faydalanmadığını, tam tersine çok büyük zarar gördüğünü sonraki süreçlerde yaşadık, gördük. Ancak iki tane şerefli Türk subayının ve onların üzerinden hedef alınan şerefli Türk subaylarının, devlet görevlilerinin iftiraya uğraması, Takan’ın Türkoğlu’ndan aktardığına göre Arınç’ın umurunda değilmiş. İftira İslam inancına göre çok büyük bir günahtır. Arınç acaba bu cümlelerini hatırlayacak mı?

“Günümüzde yaptığı konuşmalarda da benzer şekilde fayda merkezli bir politika mı izliyor” diye sormamak elde değil.

YAZININ ORİJİNAL METNİNE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ…

Bir yanıt yazın