Deniz olmayan iklimde yetişmem ben. Evet hep böyle derdim. İzmir’de büyüdüm. İlk öğretim, lise, üniversite derken İzmir Körfezi , hayallerime dar gelmeye başladı.

Çocukluğum Karşıyaka’da geçti. Hayalperest afacan bir çocuktum, ailem eminim yaramazlıklarımdan çok çekmiştir. Başlangıçta resim yapmaktı tutkum, evin duvarlarından başladım. Kurukalem, guaj, karakalem derken aynı dönemlerde yazmaya başladığım şiirler lise çağlarımda şarkılara dönüştü ve renkler yerini notalara bıraktı. Lise sonda babamın aldığı gitar, biten bir aşkın ardından hayatıma giren yeni bir sevgili gibiydi ve onunla hiç ayrılmadık. Üniversite yıllarında, soğuk kış geceleri arkadaş toplantılarında ya da sahne aldığım mekanlarda çaldım şarkılarımı. Yaz aylarında gitarımı sırtlayıp sahil beldelerine doğru düştüm yollara. Bazen kumsalda, bazen sahnede bir bar taburesinde, o geceyi benimle paylaşanlara söyledim. Kendi şarkılarımı kattım repertuar yapraklarına ama aklımda hep, sahnede sadece kendi şarkılarımı söyleyebileceğim günlerin hayali vardı.

Üniversite maceram Ege üniversitesinde Turizm eğitimiyle başladı. İlk demo kayıtlar, ilk albüm fikri o günlerde şu anki albümün prodüktörlüğünü ve düzenlemelerini yapmış olan Mehmethan’la tanışmamla başladı. Üniversite yıllarından macera diye söz etmeye başlamam sebepsiz değil. Ege’den mezun olduktan sonra, Dokuz Eylül Üniversitesinde buldum kendimi. Bu kez İktisat Fakültesindeydim ama uyurgezer misali. “Burada ne işim var?” diye kendime sora sora, çeşitli dönemlerde, çeşitli plak şirketlerinden gelen olumlu yanıtların bir projeye dönüşmesini bekleye bekleye yıllar geçti ve bu okulda bitti.

Deniz olmayan iklimde yetişmem diyen bu adam, bir kış mevsimi Kars’da askerlik görevini yaptı ve bahar biterken evine döndü. Bazen zamana yenilir insan, bazen denemekten bıkar, bazen yıllar akar gider ama bence kendine inanıyorsan hayallerinden vazgeçmemelisin. Her hayalin sonu beklenen başarı ve mutluluğu getirmeyebilir ama bence her sonuç, keşke demekten daha iyidir. Hayallerim beni İstanbul boğazının serin sularına taşıdı.

Albümün yapımcısı Dr. Ömer Aydın’la tanışmamı sağlayan yine Mehmethan oldu. Repertuar seçimi, albüm konseptinin oluşumu kısaca bu albüm projesinin hayata geçmesi aşamasında Başkanımız Ömer Aydın hep yanımızdaydı, maddi manevi hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı.

Bu albümün mimarı saydığım Mehmethan’la, iki ay boyunca gece gündüz çalıştık, bunun yanında ardımızda sekiz yıllık bir çaba ve yılların biriktirdiği geniş bir repertuar vardı. Artık sizlerleyiz. ‘’Sen Giderken’’ adlı bu ilk albümümün, uzun yıllar sürecek bir birlikteliğin ilk adımı olmasını diliyorum…”

Bir yanıt yazın