Ortada çok ciddi bir durum var.

Türk-Amerikan ilişkileri bakımından Cumhurbaşkanı’nın cümleleri arasında sarf ettiği ortak akıl ve sağduyu ile bu işi çözeceğiz ifadesini özellikle belirtmek istiyorum. Türkiye aslında bu krizi çok fazla tırmandırmak istemiyor. Ama burada çok net olan bir tabloyu anlatmak lazım.

Bu işin bir siyasi bir de teknik bir tarafı var. Bizim burada duygusallıktan uzak, akılla hareket etmemiz lazım.

Birincisi Türkiye’nin S-400 füzelerini alması tamamen acil ihtiyaç kapsamında alımdır. Türkiye’nin bunlara bölge ve hava savunma sistemlerine ihtiyacı vardır. Acil ihtiyaç kapsamında daha 2006 yılında gündeme gelmişti. Aslında o zamanlar ABD ile de konuşuldu. ABD’ye biz bu sistemleri almak istiyoruz eksiklerimiz var denildi.

Yakın tarihte Türkiye’nin hava savunma sistemi eksiğinin neye malolduğu ortadadır. Bunun giderilmesi gerekiyordu. Amerika’dan yanıt alınamadı. Sonra Çin’e gidildi. Çin’le bir noktaya gelindi. O zaman da ABD kıyameti kopardı. Sonra Rusya ile görüşüldü ve 2017 yılında çok netleşti bunlar. Ve sonrasında Türkiye direk alım noktasında kararını gündeme getirdi.

HANGİ HAVA SAVUNMA SİSTEMİ?

Bir hava savunma sistemi alınırken alternatifleri ile birlikte alınması gerekiyor. Bunu bizim milli gereksinimlerimiz noktasında söylüyorum.

Bizi Rusya’sı, ABD’si bir başkası ilgilendirmiyor.

Bizim bölge hava savunma sistemine ihtiyacımız var. Ama S-400 alırken, S-400’lerin imkan ve kabiliyetleri başka Patriotların imkan ve kabiliyetleri başka. O daha iyi, bu daha iyi karşılaştırması çok teknik bir hata olabiliyor. S-400 iyi bir sistem Türkiye almakla hata yapmıyor ama bunun acil ihtiyaç kapsamında alımı söz konusu. İrtifalar karşılaştırıldığında çeşitli irtifalarda çeşitli ihtiyaçlar da olabiliyor.

Biz Rusya ile ebedi olarak dost kalmayacağız ve menfaatlerimiz çakışacak. Bizim karşı alternatifleri de elimizde bulundurmamız gerekiyor.

Daha da önemlisi bizim bunları millileştirerek teknolojisine sahip olmamız gerekiyor. Bu çerçevede çalışmalarımız yok mu var. İtalya ve Fransa ile bir projemiz var. Türkiye’nin kendi çalıştığı milli bir projesi var. Bunlarda ilerlemek çok çok önemli.

S-500 2017’DE GÜNDEME GELDİ

Son günlerde S-500 tartışması gündeme geldi. Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan Ekim 2017’de Rusya ile S-500 görüşmelerini de başlattık demişti.

S-400’ler direkt alım. Türkiye’nin aradığı bir başka şey teknoloji transferi. S-400’de böyle bir şey olmayacak. Ama S-500’de bu konu gündeme gelebilecek.

S-500 daha yüksek irtifa anti balistik füze anlamında kullanılabilecek bir sistem. Türkiye bunu Rusya’dan ABD’den istediği garanti ile istemek durumunda eğer bir teknoloji transferinden bahsediliyorsa. Bu tip ileri teknolojilerde, bu ülkeler teknolojilerini vermeye çok yanaşmıyor.

Burada ABD’nin kıyameti koparmasının başka amaçları da var. Çarpıcı bir örnekle anlatayım.

Şubat ayının ortalarında savunmanın başındaki çok önemli bir yetkilinin açıklamasına göre Rusya bir ülke ile daha S-400 satışı konusunda sona yaklaştı.

Hangi ülke olduğunu biliyor musunuz? Savunma sistemlerinin büyük bölümü Amerikan malı olan Suudi Arabistan ile. ABD’nin burada da bizim kodlar nereye gidiyor, biz bu silahları size sattık bunların kodlarını nasıl Rusya ile paylaşırsınız diye S. Arabistan’a bir açıklama yapması gerekiyor. 

ABD’nin burada S. Arabistan’a sen ne yapıyorsun demesi gerekmez mi?

Hiç ses yok. İstedikleri yerde ses çıkartıyorlar, istemediklerinde sessiz kalıyorlar. O açıdan mesele başka bir şey.

Peki ne olabilir?

Türkiye ABD ile Patriot görüşmelerine devam ediyor mu? ediyor. S-400 ve S-500 görüşmeleri Rusya ile devam ediyor. Türkiye’nin tüm sistemlere ihtiyacı olduğu için orta ve ileri vadede

Patriot ile ilgili bir anlaşmaya varması sürpriz olmayabilir. Ama Amerika’nın burada teknoloji transferi ya da ortak üretim veya benzeri konularda, kredi konularında yapıcı olarak adım atması gerekiyor. ABD’nin al diye teknolojinin tamamını vermesini de beklemiyoruz.

Türkiye ne yapabilir?

Türkiye burada IFF denen NATO kodlarını S-400 leri ayrı tutacağım ben bunları sizinle paylaşmayacağım diye ulusal taahhütte bulunarak bu işten çıkacağını söyleyebilir. ABD bunu kabul eder mi etmez mi bilmiyorum. Bunun ara yolu şöyle olabilir. Türkiye diyebilir ki; “Biz bunu aldık, ihtiyacımız -ki gerçekten ihtiyaç- bunu kullanacağız ama F-35’ler ve diğer kritik sistemlerle karıştırmayacağız diye.

Kodların önemi

Bu arada S-400’lerle NATO kodlarını entegre ederseniz dost düşman tanımada sizin de kafanız karışabilir. Radarda iki taraftan da dost ve düşman var bilemezsin, kendin de zora girersin. Bu işin içinden çıkmak için biraz teknik bir konu ama S-400’ler ile F-35’lerin teknik kodlarının karışmaması için bir taahhüd olacak bu kesin. İkincisi Türkiye sadece ABD’den değil NATO’dan çok kombine bir atakla karşılaşacaktır. Hatta Türkiye’nin NATO üyeliğinden çıkartılmasına kadar işin abartılmasına yol açacak söylemlerle karşılaşacağız.

Ama sonuçta ABD Suriye ile ilgili de birçok şey söyleyip, farklı adımlar atabildi. Pragmatizmin sonu yoktur. Gerginlikler olacak ama ABD sonuçta bunu satmaya çalıştığı için Türkiye bunu da almak istiyor tamam diyecek.

F-35 meselesi

F-35 meselesi de o kadar kolay değil. F-35’lerin motor bakımı Türkiye’de yapılıyor. Türkiye 100 artı, 16 artı 20 opsiyonlu 9 kurucu ortak ülke olarak taahhüdü var. Şu an 2 uçağımız var orada eğitimlerine devam ediyorlar. Esas teslimat 2019 Kasım’da başlayacak. Bunun sözünün konuşulması piyasalarda gerginlik yaratıyor. Ama ben ABD’ye son tahlilde S-400 konusunda Türkiye “Suudi Arabistan alıyor, Hindistan var Çin var şu var bu var” bu mu Türkiye’de sorun. Mesele S-400 meselesi değil onun teknik olarak ara yolu bulunabilir. Şuraya götürecekler, bunlar Patriotları bir şekilde satmak istiyorlar. Geçenlerde satış için izin çıktı. Yani aslında ABD’de tam olarak ne yaptığını bilmiyor.

Bir yanıt yazın