Tankların önünde duran değil, önüne çıkıp savaşan, elinde olsa çatılardan F-16’ların üstüne atlayacak kurşunlara göğsünü siper eden bir milletten bahsediyoruz.
Doğrudur. 15 Temmuz, 2020…Ülkemizin tarihinde uğradığı en büyük ihanet girişimine karşı milletimizin yazdığı 15 Temmuz destanının 4. yıldönümünden bahsediyoruz.
O kahramanların, o gün bu destanı yazanların hakkı asla ödenmez. ‘Bugün ölmeyeceksek ne zaman öleceğiz’ diyen bir millet!
Büyük dedemin İstiklal Madalyasını gururla hala taşıdığım Çanakkale Savaşı’nın, Kurtuluş Savaşı’nın destanını yazan bir milletin evlatları. Tüm şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyoruz.
O gece FETÖ’nün taşeronluğunda uluslararası bir sinsi organizasyonun bu hain kalkışmasına karşı bu yüce milletin verdiği mücadele dünya tarihine, tüm dünya halklarına bir örnek olacak şekilde altın harflerle yazılmıştır. Milletimize emanetimiz gazilerimizi de bu millet asla unutmayacaktır.
BUNU DA UNUTMAYALIM
Ama bu hain FETÖ darbesine karşı tek vücut olan bu yüce milletle ilgili bir noktaya daha dikkat çekmemiz gerekiyor.
16 Temmuz’a… Bir destanın daha yazıldığı o güne.
O Cumartesi gününe. Yani sabaha kadar bu büyük milletin hainlere karşı savaştığı günün ertesine…
YENİDEN DOĞMAK
Yani; Düştüğü yerden kalkıp işine gittiği, hayatını devam ettirdiği, kepenklerini açtığı yani hainlere ve tüm dünyaya,
‘Bu millet yıkılmaz; Düştü sanırsınız; Ama düştüğü yerden daha güçlü kalkar’ mesajını verdiği günden bahsediyoruz.
Diğer bir yabancı ülkede bu olsa vatandaşları yıllarca dağılmış şekilde dolaşırlardı. İnanın bu ülke bitti diyenlere en büyük darbelerden biri de bu olmuştur.
Çünkü; o gün batı ülkelerinde bile ‘Zaten bunlar birbirinden nefret ediyor; şimdi ortalık karışır’ beklentisi ile sinsice bir bekleyiş dikkat çekmemiş miydi?
Bu ülkede siyasi kavgalar olur, birbirimizi yeriz, nefret ederiz ama yeri geldi mi de tüm millet olarak tek vücut, tek yumruk olmayı biliriz.
Biz bu ülkenin tüm vatanseverleri birlikte daha güzeliz. Ancak daima dikkatli olacağız. Ama çok da korkmayın. Neden mi?
TEK YÜREK
Çünkü, bu milletin tek yürek olup 15 Temmuz’da hainlere karşı nasıl mücadele ettiğini ve 16 Temmuz’da nasıl yeniden ayağa kalkıp ülkesi için çalışmaya devam ettiğini görenler bir daha buna zor cesaret eder. Ederse de daha ağır yanıt alacağını bilir!
Tıpkı ihracat dünyamızın verdiği o yanıt gibi. Bu ülkenin yurtdışındaki akıncıları, bayrağını gururla ve başarıyla taşıyan ihracatçılar, sanayicilerimiz ve ticaret insanlarımız, 15 Temmuz sonrası bu yüce milletin desteğiyle muazzam bir azimle inanılmaz bir çıkış gerçekleştirdiler. Yılmadılar ve daha 2016’nın son çeyreğinde başlayan müthiş bir artış ivmesi yakaladılar.
Türkiye, alçak darbe girişiminin yaşandığı 2016’da yüzde 3.2 büyüdü, 2017’de ise büyüme yüzde 7,5’a çıktı. Bu çıkış bile herşeyi anlatıyor.
Her bir ihracatçımız bu süreçte gönüllü bir Türkiye elçisi oldu. İlk amaç da ürettiklerimizi satmak, ihraç etmek değil, önce bu ülkenin haklılığını ve mücadelesini yurtdışında anlatmaktı. Bu seferberliğin üzerine inşa edilen muhteşem bir ihracat çıkışıyla Türkiye ihracatçılarımızın sayesinde 15 Temmuz sonrasındaki dönemde muazzam bir grafik yakaladı. Türkiye’nin yılmayacağı, bu tür alçakça saldırılara pirim vermeyeceği ve her krizden daha da güçlü çıkacağı anlatıldı.
Sanayicilerimiz, ticaret insanlarımız herkes tek yürek oldu.
Bu azim ve irade her geçen gün artarak devam ediyor. Bir kez daha bu destanda payı olan herkese yürekten teşekkürler.
Yerli ve milli olmak demek her alanda güçlü olmak demektir. Bu işe gönülden inanmak demektir.
Ne güzel sözdür;
Tek Yürek Olunca
Biz Oluruz.
Millet Oluruz.
Vatan Oluruz.
Bayrak Oluruz
Türkiye Oluruz….
En güzel günler ülkemizle olsun…
Sağlıkla kalın, iyi olun…