Kırk yıla yaklaşan sanat hayatı boyunca Türkiye’nin el üstünde tuttuğu sanatçılardan biri oldu Emel Sayın. Koylara ismini veren mavi gözleri (Marmaris – Datça arasında yer alan ülkemizin eşsiz koylarından biri “Emel Sayın Koyu” ismini taşır), sarı saçları, hanımefendi kişiliği, güleryüzü, sıcak kişiliği ve “bülbül sesi”yle tüm Türk halkının gönlünde taht kurdu. Ve bugüne değin bu özellikleriyle hep gündemde oldu.
Dört çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu olan Emel Sayın, 20 Kasım 1945’de Sivas’ta dünyaya geldi. Küçük yaşında şarkıcı olmaya karar veren Sayın, onüç yaşında Arif Sami Toker’den müzik dersleri almaya başladı. Toker’in yetiştirdiği en ünlü ve yetenekli sanatçı oldu. Üç yıl Münir Nurettin Selçuk’tan ders alarak müzik eğitimine devam etti. Çapa Lisesi’nden mezun olduktan sonra üç yıl süresince İstanbul Belediyesi Konservatuarı Şan Bölümü’nde okudu. Bu arada Hürriyet Haber Ajansı’nın açtığı yarışmada Münir Nurettin Selçuk’a ait ağır bir klasik okuyarak “Ses Kraliçesi” seçildi. Henüz onyedi yaşındayken Ankara Gençlik Parkı’nda Necdet Yazar’ın gazinosunda ilk defa sahnelerle tanıştı. 1963 yılında Ankara Radyosu’na imtihanla solist olarak girdi ve yaklaşık yedi yıl hizmet verdi. Ankara seyircisi karşısında iyi bir sınav veren ve sahne tecrübesi kazanan sanatçı, Egemen Bostancı’nın teklifiyle İstanbul müzik piyasasına transfer oldu ve Lalezâr Gazinosu’nda assolist olarak sahne almaya başladı. Bu arada İstanbul Radyosu’na geçti ve İstanbul’a yerleşti. Artık bir yıldız olan Emel Sayın, yoğun bir çalışma dönemine girmişti.
“Ankara’da Köşk Gazinosu’nda çıkıyordum, İstanbul’da da film çekiyordum. Sabah uçağı ile hergün İstanbul’a gelip film çekimlerine katılıyordum. Akşam uçağı ile Ankara’ya gidip programımı yapıyor, iki üç saat uyuyup tekrar İstanbul’a geliyordum.” şeklinde anlatıyor o günleri…
Emel Sayın, bir önceki albümün üzerinden üç buçuk yıl geçtikten sonra S Müzik’le anlaşarak sanat hayatındaki yirmibeşinci albümünü çıkardı. 1997 yılında çıkan ve “Başrolde Emel Sayın” adını taşıyan albümde, yetmişli yılların sonlarına kadar başrol oynadığı onbeş filmde yer alan şarkıları yorumladı. Tarık Akan, Metin Akpınar, Zeki Alasya gibi isimlerle oynadığı “Düşman”, “Feryat”, “Süreyya”, “Rüyalar Gerçek Olsa”, “Mavi Boncuk”, “Feride”, “Rüzgar” ve “Gülizar” adlı filmlerde yorumladığı şarkılardan ondördüne yer verdi albümde. Söz ve müziği Yıldırım Gürses’e ait olan, albümün çıkış parçası “Feryat”, Emel Sayın’ın sanat hayatındaki ilk video klip olma özelliğini de taşıdı. Deniz Akel tarafından yönetilen klip yüzondört kişilik bir ekiple gerçekleştirildi. Artık Emel Sayın’la özdeşleşen “Mavi Boncuk” albümün en sevilen şarkılarından birisi oldu. Yumuşak, kadife sesiyle yorumladığı parçalardan bir diğeri ise Tanju Okan’la ünlenen “Öyle Sarhoş Olsam Ki” oldu. Müzik yönetmenliğini bestekâr Muzaffer Özpınar’ın aranjörlüğünü ise Osman İşmen’in yaptığı albümde Teoman Alpay’a ait “Ayrılmalıyız Artık”, Mehmet Yüzüak ve Bülent Şençalar çalışması “Kemancı”, Hulki Saner’e ait “Feride”, Ali Tekintüre ve Muzaffer Özpınar imzalı “Tanrım Beni Baştan Yarat”, Selami Şahin’a ait “Rüzgar” gibi klasikleşmiş ve akıllarda yer etmiş şarkılar yer aldı.
Emel Sayın mars gezeginine fotografı( Nasa Uzay kurumun sayesinde) gönderilen ilk sanatçı ve Londra Postahanesi’nde pulu çıkarılan tek Türk sanatçısı!
Bir bakıma kırk yıllık sanat hayatını özetleyen albüm üzerine duygularını şöyle dile getiriyor sanatçı: “Eskilerin kokusu var, yaşanmış bir onbeş yıl var bu şarkılarda. Duygularım, küskünlüklerim, sevinçlerim, başağrılarım, hayal kırıklıklarım, filmlerde yaşadığım o heyecanlar var, anılar var. Bu şarkıları okurken de bunları hep yaşadım…”
Emel Sayın, ilk günkü heyecanı ve güzelliğiyle müzik çalışmalarını sürdürüyor…