Dün gece İran’ın, Amerikan askerlerinin kullandığı iki üssü vurması geç saatlerde “Savaş mı başladı” sorularını beraberinde getirdi. Saldırıyı İran ordusu mu yoksa bu ülkenin silahlandırdığı gruplar mı gerçekleştirdi henüz net değil. Açıklamaları Devrim Muhafızları Ordusu yaptı. Bölgedeki grupları silahlandıranın da Devrim Muhafızlarının Kudüs Gücü olduğu biliniyor. Bu nedenle “saldırıyı kesin olarak şu unsur yapmıştır” demek kolay değil. Kesin olan, İran, Kasım Süleymani suikastı sonrası doğrudan veya vekalet unsurlarıyla ilk ciddi taarruzunu gerçekleştirdi.

Saldırının yapıldığı üslerin ABD üssü olmadığı, ABD’nin kullanımında da olan Irak üsleri olduğu belirtiliyor. Bu doğruysa Irak askerleri de hedef olabilirdi. Ancak Bağdat yönetiminden Tahran’a yönelik bir tepki yok. Bilgilendirilmiş olabilirler mi? Olabilir.

Peki saldırı etkili miydi?

Bu konuda muamma var. Devrim Muhafızları Ordusu’nun bir yetkilisinin yaptığı açıklamaya göre, saldırıda 80 Amerikan askerinin öldürüldü. İran’ın Mehr ajansına göre, İran’ın toplamda 15 balistik füze saldırısı düzenlediğini söyleyen yetkili bu füzelerin ABD ordusuna ait radar sistemleri tarafından tespit edilmediğini belirtti.

Saldırının ardından ABC News’e açıklama yapan Pentagon yetkilisi ise, İran’ın, Ayn el-Esed Hava Üssü’ne toplamda 15 balistik füze saldırısı düzenlediğini, bunların 10’unun üssü vurduğunu, Erbil’deki üsse de 5 tane füze gönderildiğini, sadece 1’inin hedefi bulduğunu belirtti. VOA’daki habere göre ayrıca, erken uyarı sisteminin askerlere sığınağa gitme fırsatı verdiği ve can kaybı yaşanmadığı iddia edildi.

Irak Ordusu, lrak topraklarına toplam 22 füzenin düştüğünü iddia etti. Bu füzelerin 17’si Anbar eyaletindeki Ayn El-Esed üssüne, diğerlerinin ise, Erbil’deki koalisyonun üslerine düştüğünü söyleyen ordu, 17 füzenin ikisinin patlamadığını iddia etti. Irak yönetimi, saldırılarda Irak güçlerinden herhangi bir can kaybı olmadığını açıkladı.

Görüldüğü gibi füze rakamları ve can kaybı bilgileri farklı.

Amerikan Başkanı Trump’ın “Her şey yolunda” açıklaması da, Amerikalıların rahat olduğunu veya rahat bir görüntü vermek istediklerini gösterir nitelikte.

Bu da mevzuyu daha da muğlak hale getiriyor.

Gelelim İran’ın saldırısının anlamına.

İran, her dini devlet gibi simgelere önem vermekte.

Öncelikle saldırılardan hedef olan Ayn El-Esed Üssü, 28 Aralık’ta ABD Başkanı Donald Trump’ı ağırlamıştı. Trump’ın ziyaretinden 10 gün sonra bu üs İran tarafından vurulmuş oldu.

Ayrıca saldırı Süleymani ve yanındakilerin öldürüldüğü saatlerde başladı.

Kasım Süleymani’nin cenazesinin de, saldırıdan hemen sonra defnedilmesi ve İran devlet televizyonunun haberinde “intikamı alındı, şimdi rahat uyuyabilir” denilmesi de bu çerçeveye oturuyor.

Ayrıca öfkeli İran kamuoyunda bir an önce ABD’ye yanıt verilmesi isteği vardı. Bu çerçevede ilk saldırı gerçekleştirildi. Eğer bu saldırı yapılmasaydı, kamuoyunun öfkesi Washington’dan Tahran’a yönelebilirdi. Bu sayede, deyim yerindeyse İran kamuoyunun da gazı alınmış oldu.

Özetle saldırı stratejik değil, taktik ve psikolojik bir saldırı olarak gözüküyor.

Yani büyük savaşın başlangıcından çok öncesindeki peşrev(1) olarak görebiliriz.

Zaten Merve Şebnem Oruç’un dediği gibi, eğer 80 Amerikan askeri öldüyse ABD’nin çok sert bir karşılık vermesi gerekir. Washington’un sakinliği, tezimizi güçlendiriyor.

Ancak burası Ortadoğu.

Yarını bırakın, bir saat sonrasında ne olacağını kestirmek mümkün görünmüyor.

Türkiye’nin gelişmeleri aklı selimle okuması çok önemli.

———————————————————————————————————————————-

(1) Farsça pişrev’den gelir. Önden giriş anlamında kullanılır. Fasılların en başında çalınır. Ayrıca yağlı güreşlerde güreşçilerin ısınma hareketi de bu kelimeyle tanımlanır.

Bir yanıt yazın