Mısır’da Cuma akşamı başlayan eylemler devam ediyor. Eylemcilerin hedefinde 3 Temmuz 2013 tarihinde yaptığı askeri darbeyle iktidarı ele geçiren Abdulfettah es-Sisi ve anti demokratik uygulamaları ve yolsuzlukları var. 

Mısır’da huzursuzluk bir günde oluşmadı. 3 Temmuz 2013 tarihinden sonra sadece Müslüman Kardeşler Teşkilatı ve destekçilerinin hedefinde olan Sisi, daha sonra adım adım Nasırcıların, milliyetçilerin, sosyalistlerin de rahatsız olduğu uygulamalara imza atmaya başladı. Binlerce yıllık insanlık ve yaklaşık bin 500 yıllık İslam tarihinin oluşturduğu derin bir kültüre sahip olan Mısır’da ciddi bir devlet/medeniyet geleneği bulunuyor. Bu nedenle Mısır, İslam ve Arap dünyasının önemli ülkelerinden biri olma özelliğinde. 

Sisi döneminde atılan bazı adımlar, destekçileri hariç Mısırlılarda büyük rahatsız oluşturmakta. Örneğin;

– Sıkıntıda olan ekonomiyi düzeltmek için köklü adımlar atmak yerine sıcak para ile soruna pansuman yapması,

 – ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’ın kontrolünde hareket etme eğilimi,

– Mısır toprağı olan Tiran ve Senafir adalarının 5 yıllık petrol karşılığında Suudi Arabistan’a bırakan Kızıldeniz Sınır Anlaşması’nı imzalaması,

– Yolsuzlukların sonlanmaması, aksine artması,

– Baskının öne çıkması…

Bu yapılanlar, özellikle Nasırcı ve milliyetçi kamuoyu ile devlet, özellikle de ordu içinde rahatsızlık oluşturmaya başladı.

Sisi’nin, 2016 yılının Nisan ayında Tiran ve Senafir adalarını Suudi Arabistan’a bırakmasından sonra ordu içindeki milliyetçi kanat, rahatsızlığını üst perdeden dile getirmeye başladı. Bu grup, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’ndan farklı olarak seküler ve milliyetçi olarak biliniyor. Sisi’nin, uyarıları dinlemek yerine ordu içinde, özellikle istihbarattaki tepki gösteren grubu zayıflatmak için yaptıkları hatırlatılıyor. Örneğin 3 yıl önce 17 üst düzey istihbaratçıyı görevden alması, halen unutulmadı. Ayrıca oğlu Mahmut es-Sisi’yi ordu istihbaratta üst düzey göreve getirdi. Buna rağmen ordu içindeki ateş sönmedi.

***

Bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden Gazeteci Ramazan Bursa, Mısır’daki hareketliliğin seküler, milliyetçi, hatta Nasırcı gelenekten gelenlerin liderliğinde bir hareketlilik olduğunu dile getiriyor. “Müslüman Kardeşler var mıydı?” sorumuza “Müslüman Kardeşler yoktu. Olsalar, çok daha kitlesel eylemler olurdu. Onlar süreci izliyorlar” dedi. 

Ramazan Bursa, eylemlerin zamanlamasına da dikkat çekiyor. Sisi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için Kahire’den ayrılmasından hemen sonra olayların başladığına dikkat çekiyor.

***

Bizde bir ek yapalım: Eylemlerin, Sisi’nin en büyük iki destekçisi İsrail ve Suudi Arabistan’ın gündemleri meşgulken başlaması dikkat çekici. İsrail seçim sonrası hükümet, Suudi Arabistan ise saldırı sonrası Aramco krizleriyle boğuşmakta.

Mısır’da geçen Cuma akşamı başlayan ve yer yer hafta sonu devam eden olaylar, farklı bir süreci tetikler mi? Bekleyip göreceğiz. Ancak Doğu Akdeniz, Suriye gibi konularda önemli bir aktör olan Mısır’daki hareketliliğin ve olası iktidar değişikliğinin Türkiye’yi doğrudan etkileyeceği kesin. 

Bir yanıt yazın