Biliyorsunuz. Lozan’a karşı duran bir kesim var. Kurtuluş Savaşı’mıza, Kuvayi Milliye’ye düşmanlığını açıktan söyleyemeyen bu kesim vatan mücadelemize kinlerini “Lozan’da kaybettik” diyerek gösteriyor. Amaç dolambaçlı yollardan Atatürk ve silah arkadaşlarına saldırmak.

Dün sosyal medya hesabımda da bunu yazdım.

O dönemin şartlarını gözardı ederek yapılan “yorum”ları, hem gerçek dışı hem de bu kadar bilgiye rağmen ısrarla söylenince art niyetli olarak değerlendirmek mümkün.

Çünkü Lozan’ın yaşandığı dönemde bağımsızlığını cephede kazanmış bir millet var ama ekonomi çökmüş (ki Osmanlı’nın borçları da var), onlarca yıldır süren savaşlardan ciddi anlamda yorgun bir ordu, yeni bir devletin inşa mücadelesi vs. gibi şartlar söz konusu. Bugünkü Türkiye’den oturup o dönemin Türkiye’si için “Efendim, 12 Ada’yı verdiler, Musul’u verdiler” gibi konuşmak (ki bunlar da yalan) art niyetliliktir.

Dürüstleri de var tabi. Açıkça “Keşke Yunan kazansaydı” diyenleri kastediyorum. Yani safını Haçlılardan yana belirleyenleri. Aynen Fetullah Gülen denen terör elebaşı gibi. Hatırlarsanız o da “Haçlı’nın ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir” demişti. Aynı kafa.

Şimdi benzer bir kafa, Karabağ meselesinde Azerbaycan ile Rusya arasında varılan mutabakatta hortladı. “Vay efendim masada kaybettik”, “Biz kaybettik Rusya kazandı” vs. söylemleriyle bu anlaşmaya karşı bir tutum geliştiriyorlar.

Bu söylem sahiplerinden bazılarını kenara koyuyorum. Bu bazılarından kimisi art niyet, kimisi psikolojik harekat, kimisi de iktidar karşıtlığı gözlerini kapatmış olanlar. Bazıları ise safiyane bir şekilde savaşı iki kişi arasındaki tekme-tokat kavga sanıyor galiba. Başladın mı sonuna kadar gitmelisin diyorlar. Oysa iki ülkenin savaşması, ekonomik anlamda ciddi bir maliye gerektirir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “bir merminin fiyatı nedir düşünün” derken bunu kastediyor. Dünyanın ekonomik anlamda en büyük gücü ABD bile bugün ekonomik gerekçelerle işgali, savaşı bırakın askerlerinin yurtdışında bulunmasını bile sorguluyorken, Türkiye ve Azerbaycan’ın bir askeri mücadelede bu hesaba dikkat etmesi gerekir.

İkincisi, karşında güç dengesi açısından bölgenin en güçlü askeri ve politik gücü Rusya var. Elbette teslimiyet söz konusu değil. Rusya da Türkiye ile askeri anlamda karşı karşıya gelmek istemeyecektir. Yani benzer hassasiyet onlarda da var. Ancak gücünün de farkında. Bu nedenle Rusya ile Türkiye/Azerbaycan’ın bir askeri mücadeleyi göze alarak gerilim sürecini devam ettirmek istemesi, karşılıklı olarak çok ciddi bir tahribat oluşturacaktı. Belki birçok kazanım da elden gidecekti. Çünkü bu kuvvetler zayıflarsa, bölge için planları olan ve pusuda bekleyen başka kuvvetler de var.

Velhasıl kelam, jeopolitiğin ana unsurları olan Zaman-Mekan-Kuvvet çarpanları göz önünde bulundurulduğunda, mevcut anlamda başarılı bir süreç geçti. 44 gün süren savaştan bir gün öncesine, yani 26 Eylül’e göre Azerbaycan, kaybettiği şehitlerimiz haricinde kazançlı çıkmıştır, topraklarını devlet bütünlüğü içine katmıştır. Yani 45 gün öncesine göre daha iyi durumdadır.

Aynı zamanda hemşehrim olan Gazi Yüzbaşı Muhammet Kemaloğlu, 5 şehrini, 4 kasabasını, 300’e yakın köyünü işgalden azat eden Azerbaycan’ın kazançlarını şu sözlerle aktarmaktadır:

1. Nahçıvan’dan açılacak karayolu/koridor vasıtasıyla Türkiye, Azerbaycan ile sınır oldu (ki Nahçıvan zaten Azerbaycan toprağıdır.) Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü sağlandı. Bakü’de, Şeki’de, Kazak’ta oturan bir Azerbaycanlı, Ordubat’a, Keleki’ye doğrudan gidebilecek.

2. Savaşmadan/zayiat vermeden, mermi atmadan Kelbecer, Laçın, Ağdere kurtarıldı. Yani Madrid ilkeleri ile ortaya konulan söz konusu 7 rayonun 5+2 şeklinde boşaltılmasının somut hali.

3. Yenilemez denilen Ermenilerin bir toz gibi savrulduğu, 30 yıllık tahkimatlarının yerle bir edildiği, Azerbaycan Ordusunun savaşma azmi ve kararlılığı tüm dünyaya gösterildiği bir süreç yaşandı. Paşinyan, anlaşmanın “kendisi ve Ermenistan halkı için ‘son derece acı verici’ olduğunu” ifade etmesinden perişan olduklarını görebiliriz.

4. Azerbaycan içerisinde oluşturulan sözde Karabağ Cumhuriyeti tarihe karıştı. Ancak bu anlaşmada Dağlık Karabağ’ın statüsü hakkında tek bir kelime yok. Bu önemli.

5. Rusya, Sorosçu Paşinyan’ın ve onu destekleyen Ermenilerin kısmen de olsa cezalandırılmasını sağladı.

6. Rusya, Azerbaycan Türklerine yardım ettiğini gösterdi.

7. Türk silahlarının ne kadar etkili olduğu test edildi.

8. Ermeni ordusu kendisi en az 10 yıl toparlayamayacak.

9. 5 yıl içerisinde kazanmadığımız/alamadığımız topraklarda Ermenilerin yaşamayacağı, buraları terk edeceği beklentisi var.

10. 30 yıldır zaten hiçbir kazancımız yoktu en azından 7 ili kurtardık.

11. Asla ve asla Nahçıvanla bağlantı kuramazdık. Bu vesile ile bunu da kazandık.

12. Karabağ haricinde olup da işgal edilen 7 kasaba da kurtarıldı

Riskler konuşulmamalı mı? Elbette konuşulmalı. Gazi Yüzbaşı Kemaloğlu, Azerbaycan’ın kayıplarını ve riskleri ise şu şekilde analiz etmekte:

1. Laçin Koridoru’na paralel bir koridor/yol ile kendi toprakları içerisinden (sözde Karabağ Cumhuriyeti toprakları olarak adlandırılan Hankendi, Hocalı, Hocavend, Ağdere), Ermenistan’a bağlandı ( üç yıl içinde başkent Hankenti’ni (Ermeniler Stepanakert diyor) Ermenistan’a bağlayacak olan Laçin koridoru üzerinden, bu yolu kontrol edecek barış güçlerinin daha fazla konuşlandırılması için yeni bir yol inşa edilecek.).

2. Hankendi, Hocalı, Hocavend, Ağdere kaybedildi. 26 yıl süren eski statünün hamisi yeni statünün de hamisi oldu. Yeni denklemde Karabağ’ın Şuşa şehri ve işgal altındaki 3 vilayet Azerbaycan’a geçerken Ermeni tarafı da özerk Karabağ toplam yüzölçümü kadar bir sahaya hakim bırakıldı (Karabağ’daki temas hattı boyunca Rusya’nın barış güçleri konuşlandırılacaktır).

3.      20 binden fazla kayıp veren Ermeni ordusu yok olmaktan kurtuldu.

4.      1992’de Elçibey’in Azerbaycan’dan çıkardığı Rus ordusu, Azerbaycan’ın izni/onayı ile Azerbaycan topraklarına yerleşti. (Rusya Federasyonu barışı koruma birliği, Ermenistan silahlı kuvvetlerinin çekilmesine paralel olarak konuşlandırılacak. Özel kuvvetleri de dahil olmak üzere  toplamda yaklaşık 2 bin asker, 90 zırhlı personel taşıyıcı ve 380 araç ile askeri malzeme parçaları bölgede olacak.

5. Azerbaycan içerisinde, Azerbaycan’a düşman yaklaşık 100 bin insan bırakıldı.

6. Türk barış gücü askerleri Dağlık Karabağ’da, ateşkesi gözlemleyecek bir gözlem noktasında olacak. Ancak bu gözlem noktası da Dağlık Karabağ’ın dışında olacak.

7. Bundan sonrasında Rusya’nın etkisi büyük olacak.

8. Bu şartlar altında 2. Karabağ Savaşını Azerbaycan kazandı. Karabağ Ermenileri, Azerbaycan egemenliğinde ancak hakları Rusya’nın güvencesinde topraklarında kalacaklar.

9. Ermenistan, Azerbaycan ve Nahçıvan arasında insan, mal ve taşıt ulaşımına dair gerekli yolun açılmasına izin verecek. Bunun kontrolünü de Rusya yapacak (Rus FSB’si ne kadar iyi davranacak göreceğiz). Bu, Türkiye’nin Nahcivan üzerinden Azerbaycan’a ulaşabilmesi demek.

10. İran içerisinde yaşayan Türklerin psikolojik ruh yüksekliğine ket vuruldu.

11. Rusya, çok eleştirse de Ermenilerin yanında olduğunu gösterdi.

12. 1 milyon kaçgın, göçkün Azerbaycan Türk’ü elini kolunu sallayarak eski topraklarına dönemeyecek.

Evet ilk fotoğraf bu.

Meseleyi irdelemeye devam edeceğiz.

YAZININ ORİJİNAL METNİNE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ…

Bir yanıt yazın