2020 yılına artık sayılı günler kaldı, şimdiden siz değerli okuyucularımıza ve ülkemize güzel bir yıl diliyoruz. Tabii ki bununla birlikte 2020’de gündemdeki başlıkların neler olduğunu şimdiden konuşmakta fayda var.

Zaten siyaseti ve mevcut tartışmaları söylemeye gerek yok, bunların başında herhalde ilk sırada Kanal İstanbul gelecek. Bunu da zaman zaman detayları ile konuşacağız ama bugün müsadenizle, uluslararası gündemi de hareketlendiren, Libya konusunu dikkatlice incelemekte fayda var.

Türkiye’nin Libya ulusal hükümeti ile, güvenlik ve askeri işbirliği unsurlarını içeren geniş kapsamlı Doğu Akdeniz yetki alanları anlaşması malum… Ankara bölgesindeki muhtemel kriz ve riskleri azaltmak için her gün yeni taktik hamleler gerçekleştiriyor.

Bu hamleler tamamen ulusal güvelik merkezli şüphesiz Türkiye bu hamleleri yaparken karşıda dost görünen düşmanları da boş durmuyor.

Bu hamleler ile karşı aktörler Ankara’nın Irak’tan Suriye’ye; Doğu Akdeniz’den Kıbrıs’a; Karadeniz’den Ege’ye dek her alandaki duruş ve harekat etkinliklerine darbe vurmayı, en azından zayıflatmayı amaçlıyor.

Bilindiği gibi Türkiye’nin Libya ile bu anlaşması Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Rum Kesimi, Mısır ve İsrail’in çevirdiği oyunlara hatırı sayılır bir darbe vurdu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da mutabakatla Libya’ya asker gönderilebileceği sinyalini vermiş “Libya bizden böyle bir talepte bulunursa biz Libya’ya da aynı şekilde elemanlarımızı yeteri derecede neyse gönderebiliriz. Bunlar bizimle böyle bir güvenlik anlaşmasını imzaladıktan sonra bir engel söz konusu değildir” demişti.

Tam bu noktada durmak lazım ve bundan sonraki senaryoları masaya yatırmak hayati önemde! Şimdi önümüzde bazı senaryolar var;

Hafter güçlerinin Türkiye’nin anlaşma imzaladığı meşru Libya hükümetine saldırıları aratarak devam ediyor. Eğer iş tehdit eden boyutlara ulaşırsa Türkiye mutabakat gereği müdahale amaçlı buraya asker gönderebilir.

Hafter’in arkasındaki bazı Batılı güçler ve bazı devletler Türkiye’ye Irak ve Suriye’den sonra Libya’da da yeni bir cephe açtırmak için bunu özellikle provoke edebilir. Ankara bunun farkında ama öte yandan İsrail enteresan bir şekilde Türkiye’ye karşı daha düşük bir tonda seyretmeye başladı.

Bazı iddialara göre İsrail Doğu Akdeniz’den çıkarılacak gazın 4-5 kat maliyetle Ege’den Yunanistan’a ulaştırılması yerine Türkiye üzerinden gönderilmesi taraftarı.

Bu açılardan İsrail’den Türkiye’ye yakınlaşma anlamında sürpriz hamleler de gelebilir. Bazı iddialara göre Türkiye de pragmatik işbirliklerine çok da kapalı değil ayrıca bu Yunanistan ve Rum kesiminin tezgahladığı oyunu da ciddi anlamda bozacaktır. Hatta Türkiye Mısırla gergin ilişkilerine rağmen Kahire ile de belki alt düzeyde görüşmeler gerçekleştirebilir.

Görüldüğü gibi zor bir dönemden geçiliyor, dönem akıl oyunları dönemi… Çok sayıda cephede aynı anda hatasız sağduyulu ve çelik gibi sinirlerle hamleler yapmak önemli.

Bir yanda Amerika öte yanda Rusya, her biriyle ayrı ayrı devam eden sorunlar ve süreçler, öte yanda başka ülkeler ile başka satrançlarda verilen mücadeleler, bu da bizi tek gerçeğe götürüyor…

İçimizde kavga edelim ama en azından milli meselelerde ortak paydalarda buluşabilelim.

Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın beraberinde bakanlarla Tunus’a sürpriz ziyareti de Türkiye’nin Libya’daki taktik manevrasını cephede genişletilmesi olarak da değerlendirilebilir. Akıl da bunu gerektirir, dediğimiz gibi 2020 Libya-Doğu Akdeniz ekseninde sürprizlerle dolu.

Sağlıcakla kalın…

Bir yanıt yazın