Pazartesi günü beşincisi gerçekleştirilen Astana liderler zirvesinin yankıları sürüyor. Suriye sorununun çözümü üzerinde Türkiye-Rusya-İran liderlerinin açıklamalarını ele aldığımızda olumlu yönlerin çoğunlukta olduğunu ancak henüz bazı konularda bir ortak tutumun belirlenemediğini görebiliyoruz. Örneğin;

– Astana sürecinin Suriye sorununun çözümünde en etkili mekanizma olduğu,

– Yeni yazılacak Anayasa sürecinde ortak tutum alınması,

– Suriye’nin toprak bütünlüğü,

– Bu ülkedeki terör örgütlerinin temizlenmesi,

– ABD’nin bu ülkedeki varlığının gayri meşru olduğunun teyidi (Sadece İran lideri açık açık dillendirse bile Türkiye ve Rusya’nın pratikteki uygulamaları bu teyidi doğruluyor)

– Türkiye’nin mülteci ve İdlib kaynaklı olası göç sorununun mutlaka çözüme kavuşturulması gerekliliği gibi konularda bir mutabakat söz konusu. 

İdlib ve Fırat’ın doğusu konusunda ise her üç ülkede de Suriye’nin toprak bütünlüğü eksenli bir çözüme yakın durmasına rağmen, yöntem konusunda henüz tam bir mutabakat olmadığı anlaşılıyor. 

Bu da gösteriyor ki, bu iki konuda çözüm biraz daha ileriye atılacak. Bu cümle, “Türkiye Fırat’ın doğusuna operasyon seçeneğini vazgeçti” anlamına gelmiyor. ABD’nin veya başka kuvvetlerin Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PYD’ye özerk alan kazandırma baskılarına karşı, olası bir harekatta kontrol edilen bir toprak veya oluşturulan bölge, aynin Afrin, Cerablus-El Bab hattı gibi Türkiye’nin elini kuvvetlendirecektir. Ayrıca PKK terör örgütüyle mücadele de hem güvenlik güçlerimize hem de Türk milletine ciddi bir motivasyon kaynağı olacaktır. Türkiye bunun farkında. 

Tam da böyle bir dönemde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Suriye ve Kürt meselesiyle ilgili yaptığı çalışmalar dikkat çekici. Genel Merkez kaynaklarım, gerek eski Genel Başkanların, gerek CHP’ye yakın eski diplomatların günlerdir 28 Eylül’de yapılacak Suriye toplantısının alt yapı çalışmaları için bir araya gelip beyin fırtınası yaptığını aktardı. Kaynaklarım, Genel Merkez’in, bazı CHP’lilerin “Yeniden Çözüm Süreci” olarak dile getirmeye başladığı süreci, Suriye’den bağımsız görmediğini de aktarıyor. Bu nedenle önce Suriye sorununa eğilme ve çözüm önerileri sunma, ardından da Kürt meselesi ve PKK terörü üzerine çalışmaların yoğunlaşacağı belirtiliyor.

Özel olarak öğrendiğime göre, Kürt meselesi ile ilgili çalışmalarda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun önemli bir uyarısı olmuş. Buna göre, Kılıçdaroğlu “Bu konuda Anayasal çerçeve içinde bir çözüm arayın, buna göre bir araştırma yapın” demiş. Yani CHP Genel Başkanı, Anayasa dışında bir çözüm önerisi istemediğini açıkça belirtmiş. 

CHP’li bazı isimlerin çıkışları, pek bu talimata uygun görünmese bile Kılıçdaroğlu’nun talimatının kesin olduğu belirtiliyor. Anayasa’da, CHP içindeki bazı kesimlerin yıllardır rahatsız oldukları bazı maddeler de var, ki bu maddeler Türkiye Cumhuriyeti’nin çimentosu niteliğinde. Bu da Kürt meselesinin CHP içinde de tartışma oluşturacağını gösteriyor. 

Bir yanıt yazın