VE dünkü bilanço da geldi. Türkiye’de son 24 saatte 4 bin 56 kişiye yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tanısı konuldu. 96 vatandaşımız hayatını kaybetti. Toplam vaka sayısı 42 bin 282’e, neredeyse bir aylık resmi süreçte toplam can kaybı da 908’e ulaştı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca,

”Hastalarımızdan 296’sı daha şifa buldu. Taburcu olan toplam hasta sayımız 2.142’ye ulaştı. Günlük 30.000 test hedefimize ulaşmak üzereyiz. Artan test sayımıza rağmen vaka artış hızı düşme eğiliminde. Virüs, gücünü temas ortamından alıyor. Evde kalalım’ ifadelerini kullandı.

Dünyada ise tablo parlak değil. Global mücadelede koronavirüs salgını korkutan rakamlarla ilerliyor.

Sayılar her geçen gün tırmanırken dünyanın da modern diye ortada gezinen ülkelerinin bazılarının nasıl aciz durumlara düştüğünü hep birlikte izliyoruz.

Yetersizlikler, kişi başına düşen yüksek gelire rağmen sağlık altyapısının ve tıbbi etkin müdahale zayıflığı, sağlık sisteminin kötü organizasyonları beraberinde korkunç tabloları getiriyor.

İtalya, İspanya, Fransa ve ABD’deki tartışmalara ve eleştirilere bakıldığında eksikliklerin nerelere geldiğini zaten görmek mümkün.

Şu an Türkiye’deki tablonun gidişatına bakıldığında bu ülkeler kadar dramatik bir sürece gitmediğini söyleyebiliriz.

DEĞERLİ İSİMLERE VEFA

En azından umut edebiliriz. Sağlık Bakanı başkanlığındaki Koronavirüs Bilim Kurulu’nun değerli hocalarımızın canla başla çalıştığının hakkını verelim. Ama kontrol ve koordinasyonu elden bıraktığımızda da Allah korusun bir anda kendimizi bir kabus içinde bulacağımızı unutmayalım.

MECBURİ TECRÜBESİZLİK

İşte tam bu noktada; burada eleştirilecek noktalar olsa da, daha önce yaşanmayan bu durum karşısındaki tabloda bazı kusurlu noktaları da anlayışla karşılamak da vicdan açısından mümkün olmalı.

Böylesine büyük ve yaşanmamış bir salgın ile ilgili bir tecrübenin olmaması da doğal olarak beraberinde aksaklık ve kusurları getiriyor. O açıdan herkes her kurum birbirine kulak vermeli. Devir ‘sen şu partiden bu taraftansın’ deme zamanı değil. İyi olan herşeye her adıma kulak vermek, en azından düşünmek zamanı. Virüs bu işte partiye görüşe falan bakmıyor.

HADİ!

Hadi gelin; Topyekün bu mereti yenelim, topyekün geleceği beraber yaşayalım.

YA SİZ?

Hayatımızda aslında hepimizin ilk kez karşılaştığı bu tabloda biz bile bocalamıyor muyuz…Kafamız gelip gitmiyor mu? Her olur olmaz şeye tepki vermiyor muyuz? Yeter artık bu ne zaman bitecek ya isyan etmek içimizden gelmiyor mu? Açıp açıp eski fotoğraflarda kafelerde dışarıda dostlarımızla oturduğumuz anları hatırlayıp iç çekmiyor muyuz? Yollardaki trafiği bile özler hale gelmedik mi?

PEKİ NE OLACAK?

Size açıkça söyleyeyim; günlerdir dünyanın dört yanındaki ciddi analizleri okuyorum. Bunları harmanlıyorum. Ortaya çıkan tabloyu sizlerle paylaşmak istedim o nedenle;

Bu krizin gidişatında maalesef dünya güç merkezlerinin açıklamaları ve sağlık tabloları belirleyici olacak. O nedenle bana kalırsa Çin’de ‘doğan’ ya da yayılarak çıkartılan bu virüs ABD’de de öldürülecek. Bu açıdan ABD’de salgının önümüzdeki Nisan sonuna dek pik yapması ardından da düzlüğe çıkması konuşuluyor. Tam bu süreçte de zaten ülkemiz de kritik süreçleri geçirmiş olacak. Mayıs’ta herşey yolunda giderse normalleşme işaretleri görebiliriz. Zaten şimdiden bazı Avrupa ülkeleri normalleşme takvimleri açıklamaya başladı bile. İlaç, aşı ya da bana kalırsa hatta bir anda virüs kontrol altına alınıyor benzeri bir açıklama yaptırırlar. Ama dediğim gibi herşey olumlu giderse. Kötü senaryoda virüsün sonbaharda tekrar gelmesi bile konuşuluyor. O nedenle size tavsiyem çok derinlere inmeyin, çünkü sonu yok ve ciddi bir psikolojik çıkmaza doğru insanı sürüklüyor.

GÜNEŞLİ BİR MAYIS

Ama görünen güneşli bir Mayıs. En azından ümit etmek bile güzel. Tabii normalleşme de hayatın her kademesinde adım adım ilerleme anlamında. Bir anda resetleme değil. Tabii siz isterseniz en kötü senaryolar da var; krizin iyice artışı, tüm insanlığın psikolojik ekonomik açıdan iflası ve ardından kıtlık ve savaşlar. Merak etmeyin; buraya kadar gitmesine izin vermez o üst akıllar. Kendilerini de bitirtmezler. Dediğim gibi iyiyi düşünelim, ki iyi gelsin.

Şu anda karşı tezlerin ve komplo teorilerinin de sonu yok. Virüsün ilk kez nasıl çıktığına dair bile sayısız teori var.

UNUTMAYIN!

Ortada olan iki nokta aklınızda olsun; ilki kendinizi virüse karşı koruyun, tıbbi uyarılara uyun, tıbben durum ciddi. Ama yenilebilecek bir süreç.

Ama; bu iş ortaya çıktıktan sonra dünyada bazı güç odaklarının yeni dünya düzeni için bu süreci çok iyi bir şekilde kurmaya kullanmaya başladıklarını unutmayın.

Son bir not; bu kriz bize her ülkenin kendi kaderini belirlemede tek başına olduğunu ve böylesi durumlarda kimseye güvenmemesi gerektiğini bir kez daha gösterdi.

Kendi kendine yeten güçlü bir şekilde ayakta duran yerli, milli, bir ama aynı zamanda da akıllı bir ülke olmak en önemlisi.

Sizlere ülkemize iyi sağlıklı günler dileklerimizle…

Bir yanıt yazın