Donald Trump

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı

Sayın Başkan

Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup yazdığınız yazılıp çiziliyor. Ülkeniz basınından birileri de, kaynaklarına dayandırarak, bu mektubun doğru olduğunu savunuyor. Ben mektubun doğru olduğunu varsayarak size bu satırları yazmaya karar verdim. Öncelikle, farkında olduğunuzu görerek, ateşle oynadığınızı belirtmek istiyorum.

Mr. Trump,

Size önce TÜRK milletini anlatayım. 

Kökleri binlerce yıla dayanır. İlk, yani proto-TÜRKLERİN ilk görüldüğü yer Sibirya’nın Tayga adı verilen ormanlarıdır. Oradan önce Asya coğrafyasının bütününe, sonra da dünyaya yayılmışız. 

En önemli özelliklerimizden birisi, medeniyet kurma ve yükseltmedeki maharetimizdir. Tarihin en önemli devletlerinden bazılarında TÜRKLERİN imzası olması tesadüfi değildir. Hani hep göçebe derler ya bize, değilizdir. Yerleşik hayatı da biliriz. Örneğin Batı merkezli tarih yazıcıları bunu göstermek, yazmak istemez ama tarihin en eski sulama kanalları sayılabilecek sistemde Türklerin imzası vardır. Bugünkü Çin’in Turfan bölgesindeki Karız kanalları, yaklaşık 2500 yıllık bir tarihe sahiptir. Karız ne demektir? Suyu, dağlık bölge gerisinde bulunan alüvyon yelpazelerindeki akiferlerden, deniz seviyesine oranla alçakta kalan tarım alanlarına taşımaya yarayan yatay yeraltı galerisidir. Bir karızla yaklaşık 400 insan can bulur, yaşar. Tespit edilen Karız sayısı 1800’ü geçmiştir. Yani 2500 yıl öncesinden 700 binden fazla insanın tarımdan geçinmesini sağlamışızdır. O suyla toprağa can vermişiz. Özetle medeniyet oluşturan bir milletiz. 

Bu binlerce yıllık süreçte çok sayıda savaş da vermişiz. Hatta bu savaşlardan bazıları, kendi içimizde olmuş. Ayyine de ilerlemeyi bırakmamışız. İlerledikçe hep daha güçlü devletler kurmuşuz. Osmanlı İmparatorluğu’nu ve Türkiye Cumhuriyeti’ni bilirsiniz. Ancak Hun, Göktürk, Uygur, Hazar, Altınordu, Selçuklu gibi tarihteki diğer Türk devletleri/imparatorluklarını da internetten bir tarama ile öğrenmenizi tavsiye ederim. Böylece yazacağınız mektuplardaki üsluba çok daha fazla dikkat etmeniz gerektiğini anlarsınız.

Bu devletin ve milletin adı TÜRK. Dünyaca ünlü Fransız Türkolog Jean-Paul Roux, TÜRKLER için şu tanımı yapmaktadır: “TÜRKLER sözcüğün tam anlamıyla yeryüzünün hükümdarlarıdır.”

Bu bilgileri size neden özet olarak aktardığıma gelince.

Tarihi bizim kurduğumuz bir devletin çöküş sürecine, itfaiye teşkilatımızın tarihine denk olan halkınızı küçümsemiyorum, aksine her halka, millete saygı duyduğum gibi sade Amerikalıya saygı duyuyorum. Ama bu halkın lideri isterse dünyayı yönetsin, TÜRK ile konuşurken dikkat etmeli. Hele hele onun Cumhurbaşkanı için hakaretamiz konuşurken iki kere düşünmeli. Biz kendi içimizde birbirimizi yeriz ama, mesele devletimiz, vatanımız, milletimiz söz konusu olduğunda başkalaşım geçiririz…

Siz bakmayın yıllardır beslediğiniz ve liberal, solcu, muhafazakar, milliyetçi görünen beslemelerinizin söylemlerine. Her siyasetin içine sokmuşsunuz onları. Her yerde karşımıza çıkıyorlar. Size biat etmeyi, milletine ihaneti görev edinen; kendileri gibi düşünmeyen herkesi susturmaya çalışan faşist emir erlerinizin ifşa olduğu bir dönemden geçiyoruz biz. Hepsi tek tek yüzlerini belli ediyor. Ve emin olun çok da iyi oluyor. Nasıl kızdırdıysak sizi, sizin ayağınıza bastıkça ses onlardan geliyor. Böylece maskelerini ortaya çıkarıyorlar. Yani artık onlardan size pek bir fayda gelmez.

Bizler bütün gerçeklerin farkındayız. PKK/PYD bir terör örgütüdür. Kim bu terör örgütünü “Halk hareketi, siyasi oluşum” olarak tanımlıyorsa onlar da terörist yandaşıdır. Hepsiyle mücadele etmek sadece devletimizin değil, biz TÜRK milletinin de görevidir. Ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.

DEAŞ bir terör örgütüdür. Bu terör örgütünü Amerikan devletinin kurduğunu, seçim kampanyanızda siz itiraf etmiştiniz. Buna rağmen göreve geldiğinizden bu yana, bu sözünüzün gereğini yerine getirmediniz. Bu örgütle de biz mücadele ediyoruz.

FETÖ sadece bir terör değil, daha da ötesi hain, alçak bir casusluk şebekesidir. Bu şebekeyi de siz kuvvetlendirdiniz ve aparat olarak kullandınız. Ancak onu da püskürttük. Onlarla mücadelemiz bitmedi. Bitince nasıl büyük bir hata yaptığınızı anlayacaksınız.

Özetle Mr. Trump,

Siz bizim Cumhurbaşkanımıza bırakın hakaret etmeyi “öteye git” bile diyemezsiniz. Derseniz bırakın devletimizi, TÜRK milletinden alacağınız sert yanıta hazır olmanız gerekir. Bu yanıt mektubun yazıldığı 9 Ekim tarihinde devletimiz tarafından Barış Pınarı Harekatı başlatılarak verilmiş gibi. Ancak bir kaynadık mı bizim içimiz öyle kolay soğumaz. Yani millet olarak bizim içimiz mektubu gördükten sonra son derece yüksek ısıda kaynıyor. Siyaseten farklı yerlerde olsak da, merhum siyasetçi Muhsin Yazıcıoğlu’nun şu sözüyle mektubumu bitirmek istiyorum:

“Kan dökmeyi seven bir millet değiliz ama söz konusu vatan ise dünyanın şah damarını keseriz.”

Bir yanıt yazın