Ne güzel hayat şu Rumların, Yunanlıların hayatı değil mi? Uluslararası hukuka rağmen önce Rumların AB’ye 1960 Anlaşmalarına aykırı şekilde tam üye olması, ardından Türkiye’yi her platformda engellemek.

Ardından da Yunanistan ile AB’nin kaynaklarını sömürüp bir de sürekli ‘mağduruz’ demek.

Ve tabii ki Fransızlar. Ne kadar hoş; kendi bulunduğu uzaklığa ve coğrafi konuma bakmadan ve utanmadan Türkiye’ye ‘Senin Doğu Akdeniz’de ne işin var’ demek. Dolandırıcı diplomat misali aynı anda da arkadan dolaşıp Rumlardan Kıbrıs’ta İngilizlere özenip askeri üs kapmaya çalışmak.

Sonunda Doğu Akdeniz’de gerekli provokasyon ve zaten hazır olan AB ön yargılarını da örgütlediler. Yeni bir cephe daha açtılar.

Ve Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gemileri ile gerçekleştirdiği ve haklı olduğu doğalgaz sondaj çalışmaları nedeniyle ülkemize resmen yaptırım kararı aldı.

Buna göre; AB, Türkiye ile üst düzey temasları ve Hava Taşımacılık Anlaşması müzakerelerini askıya alacak.

Türkiye’nin AB’den 2020’ye kadar alması öngörülen 145.8 milyon Euro’luk üyelik öncesi mali fonlarda kesintiye gidilecek.

AB Dışişleri Bakanları ayrıca, doğalgaz sondaj faaliyetleriyle bağlantısı olanların hedefleneceği muhtemel mali yaptırımlar için de Avrupa Komisyonu’nun araştırmaya devam etmesini istedi.

Avrupa Yatırım Bankası’ndan da Ankara’ya gönderilecek kredi desteğinin gözden geçirilmesi talebinde bulundu.

Bu şekilde irili ufaklı AB yaptırımları devam ediyor.

MESELE BAŞKA

Meselenin burada Türkiye’ye gaz aramaktan öte bu coğrafyada pozisyon almasının engellemek olduğunu hatırlatalım. Yoksa çıkacak gazın maliyeti açısından Avrupa’ya transferde Türkiye’den başka bir yolun mantıklı olmayacağını herkes biliyor.

Asıl trajikomik olan ise AB hala Türkiye’de eskisi gibi deprem etkisi yaratacağını sanıyor. Eskiden müzakerelerin askıya alınacağını bile ima etse yer yerinden oynardı. Dikkat ettiniz mi? Ne Türkiye’de kamuoyunda, ne uluslararası ilişkilerde ne de ekonomik piyasalarda esamesi bile okunmadı. Ankara açıklamalarında adeta AB ile ‘artık seni dikkate alan yok’ açıklaması yaptı.

Bunun bu hale gelmesine AB neden oldu. Çünkü, Türkiye’de bir çok insan AB’nin yıllardır bu ikiyüzlü tavrı nedeni ile tüm güvenini kaybetti. Bugün kimse AB’ye üye olunacağına inanmıyor ya da olsa bile artık bu zatıf AB yapısı içinde bir şey getirmeyeceğine.

Bundan sonra ne olur? Hiçbir şey olmaz. Çünkü, Türkiye aslında bu medeniyet projesine çok önem vermişti. Ama yıllar boyunca defalarca umudu ve gururu kırıldı. Tabii ki Türkiye halkının da. Şüphesiz bizim bu yolda eksiklerimiz ypk muydu? Tabii ki vardı. Ama AB’nin tavrı hep bıktıran ve bezdiren oldu. Türkiye’ye kıyasla girmesi mümkün olmayan ülkeleri tam üye olarak kabul etti.

Bütün bunlara rağmen, asla ve asla Türkiye kendini medeniyet projelerinden ve uluslararası birlik ile işbirlikteliklerinden soyutlamamalı. Ama milli duruşu ve onurundan da taviz vermemelidir.

Bunun için de daima ve daima milli meselelerde kendi içinde birlik olmaktan başka çaresi olduğunu unutmamalıdır.

En güzel günler sizlerle ve ülkemizle olsun…

Sağlıcakla kalın…

Bir yanıt yazın