Türkiye’de 31 Mart yerel seçimleri 30 büyükşehir belediyesi, 51 il belediyesi, 922 ilçe, 32 bin 105 mahalle ve 18 bin 306 köyde yapıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu kazandı fakat AK Parti YSK’ya İstanbul seçim sonuçlarının iptali ile ilgili itirazda bulundu.

YSK “kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkan ve üyelerinin seçimde görevlendirilmesi” iptal kararını gerekçelendirerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını geri alarak İstanbul Büyük şehir Belediye seçimin iptal etti. Daha seçim sonuçları açıklanmadan 31 Mart gecesi Anadolu Ajansı’nın seçim sonuçlarını girmeyerek bu seçimin şaibeli olarak lanse edileceği ta başından belli oldu. Her kişi her konuda itiraz edebilir bu anayasal bir hak ama bir yurtta belli bir erkin itirazları kanun kabul edilir halde kıymet görürken diğer itirazların hukuki olmadığı gerekçesiyle itibar edilmeyip değersizleştirilirse bu yurtta kimse adaletten demokrasiden eşitlikten söz edemez.

1Nisan-17 Nisan arası hakim siyasi erkçe kamunun bütün yetki ve güçleri kullanılarak İstanbul Büyükşehir seçiminin iptali için delil üretildi ki onlarca delil yurdun her bölgesinde seçim sürecinde karşılaşılan hallerdi. Ama hakim siyasi erk bunu sadece İstanbul’a mahsusmuş gibi lanse etti ve gece gündüz yazılı görüntülü sesli basında bu konuyu öyle dillendirdi ki Türkiye’nin bütün gündemi İstanbul seçimleri oldu.

17 Nisan’da Ekrem İmamoğlu mazbatasını aldı ama öyle bir kin ve nefret vardı ki hakim siyasi erkte zerre tahammül edemedi bu kayba!…Gece gündüz ki haklı olsun olmasın doğru yanlış haklı haksız hiçbir şeyin kıymetinde kalmadan sadece İstanbul Büyükşehir Belediye seçiminin iptali için ki sadece ama sadece “iptal” ve gerekçe ne olursa olsun “doğru yanlış-haklı haksız” hiçbir kıymet arz etmemek sizin sadece ”iptal” ve başardı da.

YSK üyelerinin görev süresinin uzatılması gerçeği sonunda anlaşıldı. Ülkenin hakim siyasi erkinin en başından en altına bütün üyeleri gece gündüz seçimin iptali konusunda bütün yazılı, sözlü görsel basın yayın organlarında demeçler verdi ve bu demeçler öyle bir hale geldi ki kat’i sonucu yani seçimin iptalini ayan beyan gösteriyordu. Yukarıda nicel değerleri verdiğim yurdun bütün seçim bölgelerinde sandık kurullarında İstanbul seçiminin iptaline gerekçe durumun benzer hallerinin cereyan ettiği tüm yurtça ki en barizi YSK’ca bilinmesine rağmen sadece İstanbul Büyükşehir Belediye seçimi iptal edildi.

23 Haziran’da sadece İstanbul Büyükşehir Belediye seçimi yapılacak. Aynı zarfın içindeki diğer oylar doğru ama İBB seçimi şaibeli kabul edildi. Ki sandık kurulu üyelerinin atamaları malum kamu güçlerince belirlenir her ne hal olursa asla kamusal güçlerin bilgisi izni olmamak sızın bu kurul üyeleri görevlendirilemez. Ki bu görevlendirme geçmiş yıllarda da yapıldı. Bu durumda bir hukuksuzluk varsa buna müsaade eden o listeleri seçim kurullarına gönderen kamusal güçlerdir. Yasa iptali haklı kılıyorsa bütün İstanbul seçimleri iptal edilmeliydi,  ya da yurdun bütün seçimleri ki herkesçe iyi biliniyor ki benzer durumlar bütün yurtta az ya da çok var. Ve bu il ilçe seçim kurulları ve bağlı olduğu kurum YSK ca bilinir bir halken sanki bir kayıp ya da istenmeyen halde devreye sokulması zaruri bir planmış gibi durumun böyle cereyan etmesi bence bütün yurttaşlarca bilinmeli ve asla göz ardı edilmemeli…

Malum İstanbul’daki rant çok ama çok büyük ve ne pahasına olursa olsun AKP Genel Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan İstanbul’u partisi dışında kimseye vermek istemiyor ve bu yoldaki ilkesi Descartes’in “ hedefe giden yolda her şey mubah” !… Hakim siyasi erk bütün gücüyle ki kamusal kaynakları da sonuna kadar kullanarak bu seçimi kazanmak için var gücüyle sahada olacak hem de Türkiye Tarihi’nde görülmemiş biçimde çünkü onun için esas mesele kazanmak sadece kazanmak ve bu rantı asla ama asla kimseye kaptırmamak yoksa adaletmiş, demokrasiymiş, eşitlikmiş bunlar sadece hedefe gidilen yolda kullanılan argümanlar bu güç için!…

23 Haziran’daki seçim bence Türkiye’nin Demokrasi seçimidir. Halk neyin yanlış neyin doğru olduğunu iyi biliyor yeter ki vicdanını dinlesin. Mesele parti meselesi kişi meselesi olmaktan çıkmıştır mesele ONUR meselesi DEMOKRASİ meselesi olmuştur. 6 Mayıs, saat:21:20 yurtdışından yeni dönmüşüm uçak aprona yanaşırken solumdaki arkadaş grubundan bir uğultulu diyalog, ben de cebimi yeni açmışım, bağırıyor “ ben bu partiyi başından sonuna destekleyen adamım ki ailem eşim dostum herkese hep oy vermelerini telkinlerken ben ne yüzle bu adama bu güruha oy verin derim artık yahu kaybetmeye tahammülsüz olup kazanmak için her türlü kepazeliği legal göstermeye haklı göstermeye çalışıp kendini bu derece küçük düşürüp bir de buna hak arama diyen bir parti ve zatla benim işim olmaz” diyerek arkadaşlarıyla ateşli ateşli konuşuyordu. Ki haber bütün uçağa yayıldı ve herkeste ciddi bir moral bozukluğu ve “ bir insan kendini nasıl bu kadar küçük düşürebilir” sözleri… Havaş’a geldim keza aynı sohbet ki parti konuşulmuyor asla, konuşulan “Hazımsızlık, tahammülsüzlük” Mesele hangi partinin ya da kişinin kazanıp kaybedeceği değil mesele kazanınca atı alan Üsküdar’ı geçti deyip alaylı gülüşle yoluna gidenin kaybedince kaybını kazanca dönüştürmek için elindeki kamusal güçleri sonuna kadar kullanıp dilinden düşürmediği halk kararını vermiş sözünü ali cengiz oyunlarıyla YSK ile değiştirecek kadar küçülmesidir. 23 Haziran bir demokrasi seçimidir ve halk tercihini o gün sandıkta yapacak.

Bir yanıt yazın